Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Marjane Satrapi
Marjane Satrapi Yorumları ve İncelemeleri
Marjane Satrapi yorumları ve incelemelerini, Marjane Satrapi kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Marjane Satrapi puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Persepolis
Persepolis; 1980 İran İslam Devrimi Petrol Savaşları ve ardından gelen İran_Irak Savaşı'nın ülke ve insanları açısından yarattığı büyük yıkımı konu edinen otobiyografik bir çizgi-roman.Yazar ve aynı zamanda ünlü bir grafiker olan Marjane Satrapi çocukluğundan itibaren yaşadıklarını cesur bir şekilde kaleme almış.O zamanın Yenilikçi ailelerinden birine mensup olan Satrapi küçük yaşlarından itibaren hükümete başkaldıran özgürlükçü eylemlere katılıp kadın hakları için çok ciddi mücadeleler vermiştir.14 yaşına gelince erkeklerle eşit şartlarda okumak adına Avusturya'ya giden yazar yaklaşık 4 yıl orada eğitim gördükten sonra ülkesine geri döndükten sonra ülkenin gidişatının tam bir hayal kırıklığı olduğunu görüp üniversite okumak ve hayatının kalan kısmını orada geçirmek için Fransa'ya yerleşmiştir. Dünya genelinde geniş yankı uyandıran ve animasyon bir filme de uyarlanan Persepolis İran tarihinde yaşanan acı olayları halktan birinden dinlediğimiz etkileyici bir çizgi-roman. İyi okumalar...
Persepolis
1980 yılı İran islam devrimi ve İran - Irak savaşını bu savaşın insanlar ve ülke açısından yaratmış olduğu olumsuzlukları, büyük yıkımları konu alan otobiyografik bir çizgi roman. Yazar Marjane Satrapi çocukluğundan itibaren yaşamış olduklarını cesur ve çarpıcı bir şekilde kaleme almış. Yaşadığı zamanın yenilikçi ailelerinden birinde büyüyen Satrapi; hükümete başkaldıran, yeniliği, özgürlüğü savunan, zamanın eylemlerine katılmış ve çok emek vermiştir. 14 yaşına geldiğinde ise kadın - erkeğin eşit şartlarda okuması gerektiğini savunup istemesi üzerine Avusturya’ya gitmiş 4 yıllık eğitiminin ardından İran’a geri dönmüştür. Geri döndüğünde ise İran’da umduğunu bulamamış eğitim için gittiği Avrupa’da bir doğulu, İran’a döndüğünde ise Batılı olarak kabul edilen Satrapi üniversite okumak için Fransa’ya yerleşmeye karar verir ve yeni hayatı başlamış olur. O dönemlerde devam eden cinsiyet eşitsizliği, kadınların önemsenmeyişi, hor görülmesi okurken rahatsız etse de gerçeklerin görülmesi adına güzel bir okuma oldu. Yürekten tavsiye ederim.
352 syf.
6/10 puan verdi
Bu kitap hakkında inceleme yazmakla yazmamak konusunda kararsız kaldım. Çünkü konu itibariyle eleştiriye ve yanlış anlaşılmaya çok açık bir konusu var.
İran'daki İslam Devrimi dönemine çocuk yaşta şahit olmuş, birebir savaşın ve devrimin içinde yaşamış/büyümüş yazarın o çocuk gözünden yazılmış bir kitap Persepolis.
Açıkçası İran hakkında az çok
Bu çizgi roman, animasyona uyarlanan, zamanında çok ilgi gören ve üstünde çok konuşulan bir eser olup, yazarın gerçek hayat hikayesidir.
Hikaye bir İranlı kız çocuğu olan Marjane’ın çok küçük yaştan beri içinde olduğu siyasi depremi, darbeleri ve savaşı anlatıyor. Ülkedeki cumhuriyet, radikal islamcı devrim ile tamamen şeriata dönüşüyor. Buna en
#Hikayenin baya özeti#
Sıkışıyoruz; ideolojiler arasında, kültürler arasında, insanlar arasında... Aslında aynı evde bile sıkışıyoruz: Kuşak çatışmaları arasında,ev arkadaşları arasında,akraba hırsları arasında... Marjane (baş karakter) birçok konuda sıkışmıştı ama bazılarında da şanslıydı.
Film karelerini birçoğumuz görmüştür, hatta izlemiştir.
İran'daki devrim sırasında küçük bir çocuk olan Marjane'ın, çocukluğunu ve gençlik dönemlerini anlattığı eseri. Özellikle rejim hakkında, o dönemin birebir tanığı olarak anlattıkları oldukça dikkat çekici. Kitapla aynı adı taşıyan animasyon filminin de izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Türkçeye “Azrail’i Beklerken” adıyla çevrilmiş olsa da orijinal adı “Erikli Tavuk” olan Marjane Satrapi eseri.
Hikâye 1958’in Kasım ayında başlıyor. İran’ın en ünlü tar sanatçılarından biri olan Nasser Ali Khan, tarının kırılmasının ardından ölümü beklemeye karar verir. Günler yavaş yavaş geçmeye başlarken, geçmişi ile hesaplaşmaya koyulur. Başarısız okul hayatı, devamlı erkek kardeşiyle kıyaslanması, sevdiği kızla kızın babası yüzünden evlenememesi, sevmediği bir kadınla evlenip üstüne de dört çocuk sahibi olması, çocuklarının –birisi haricinde– ona karşı sevgisiz olması…
Bu arada hayata bağlanmaya da çalışır bir ara Nasser Ali Khan. Çok sevdiği Sophia Loren’i ve çocukken annesinin yaptığı ve en sevdiği yemek olan Erikli Tavuk bile onu hayata bağlayamaz. Hatta bir ara annesinin özlü sözü olan “Sigara ruhun gıdasıdır.” sözünü anarak bir sigara yakar, ondan da keyif alamaz. Ölümü beklemeye devam eder. Nihayet sekizinci gün beklediği Azrail gelir. Kitabın sonu insanın aklına şu soruyu getiriyor: Nasser Ali Khan, tarı kırıldığı için mi yoksa kalbi kırıldığı için mi ölümü beklemiştir?
Azrail’i beklerken, Ömer Hayyam ve Mevlana göndermeleri oldukça hoş olan, kısa sürede okunabilir bir eser. Kitabın 2011 yapımı bir de filmi mevcut.
Dün elime aldığım ve bugün bitirdiğim bir kitap oldu.İran’daki devrimi ve bu devrimin yazarımıza yaşattıklarını okuyoruz.Kitabın otobiyografik bir çizgi roman olduğunu söyleyebilirim.O dönemde,hala devam eden, kadınların ne kadar aşağılandığını ve hor görüldüğünü okumak beni gerçekten çok üzdü ama bir yandan da gerçekleri görmek günümüzde de çok da bir şeyin değişmediğini fark etmemi sağladı.Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Bazı kitaplar vardır okunur sadece
Bazı kitaplar vardır sadece yüreğe dokunur
Okuduğum bu çizgi roman yakın dönem İran sosyolojisini alegorik bir şekilde anlatmasıyla aşırı beğendim
İran bir Atatürk yetiştiremediği için o büyük laik atılım dediğimiz toplumsal devrimi adam akıllı yapmadığı için molla ve şeyh kesimi tarafından yönetiliyor
İran kültürü dediğimiz binlerce yıla dayanan bir koca çınar gibi çok önemli sinemacılar şairler yazarlar yetiştirdiler ve hala yetiştirmeye devam ediyorlar
Bizim ülkemize nazaran onlar daha çok kitap okuyor dünyayı merak ediyor sinemaya gidiyor ama dediğim gibi bir türlü laik atılımı gerçekleştiremediler gerçekleştirseydiler bizim gibi seküler bir yaşamları olurdu kadınlarda rahat ederdi
Her neyse maalesef Ortadoğu toplumlarının kaderi bu
Kitabı herkese tavsiye ederim keyifli okumalar sağlıklı günler dilerim
Çok dokunaklı, surukleyici , düsündürücü bir hikaye.. İran 1979 islam devrimi , ardından 80 de gelen türban zorunluluğu..
İran devriminin ülkeye,insanlara yaşattığı acıları ve aşamaları küçük bir kızın gözünden okuyoruz. Şah rejiminin düşürülmesi, islam devrimi, ırak iran savaşı altında ezilen koca bir halk.
Başkarakterin ( bilmiyorum grafik roman literatüründe nasıl geciyor:)) genc kızlık , yetişkinlik dönemi de hikayeyi kapsıyor. Ülkeden kaçması , kök bulamama sorunları, kimlik kaybetmesi ve bunların ergenlık dönemine denk gelen yıkıcı etkileri. Çok ama çok sevdim!! Benim gibi yapmayın el atın bir an önce:) ..Bir girince çıkamıyorsunuz.
İran devrimi ve bu devrimle beraber gelen baskıcı yönetimi küçük bir kızın yaşadıklarından okuyoruz. 70 li yıllarının iranından başlayıp 90 lı yıllara kadar geçen sürede kızın bu baskıcı ortamda yaşadıkları, deneyinleri ve daha bir sürü olaya tanık oluyoruz.
Bu devrimle beraber iran şahının devrilişine, başa gelenlerin baskıcı toplumu yaratmak adına her türlü şiddete başvurmaktan kaçınmadıklarına şahit oluyoruz. İnanı köjlerinden değiştiren bu devrim beraberinde her türlü cinayeti, katliyamı ve işkenceyi de beraberinde getiriyor.
Bu devrime karşı olan bir avuç insanın tüm zorluklarına rağmen yaşamaya devam etmeleri, özel hayatlarını tüm baskılara rağmen yaşamaya çalışmalarına tanık oluyoruz. Zorlu bir devrim ve ardından gelen her türlü zorluk ile Yeşil devrimin en içlerine kadar çekiliyoruz bu kitapla. İranda gerçekleşen yeşil devrim hakkında yazıl en iyi eserlerden birisi bence. İçerisindeki çizimler de çok güzeldi. Tavsiye ederim.
Esenle Kalınız.
Marjane Satrapi 1969 ilində iranda doğulub. Uşaq illərindən bu yana İrana dəvamlı edilən işğalçı yürüyüşlər, heç kəsilməyən müharibə şəraiti, islam devrimləri illərində böyümüş bir qadın olaraq başından keçən hadisələri karikatura şəklində insanlara çatdırıb. Çünki hər nə qədər azadlığına və rəfah halına qovuşmuş olsada, keçmişini unutmaq istəməmiş və belə bir şəraitdə böyüməyin nə demək olduğunu hər kəs anlasın istəyirdi. Persepolis hər bir insana düşüncə azadlığının nə qədər lazım olduğunun, bir qadın olaraq toplumda hansı mərtəbələrə alçaldılmağa çalışılsada hər zaman necə güclü qala biləcəyimizin bir təmsilçisidir məncə. Dindar bir əhalinin azad olmağa çalışanları necə əzdiyinin sübutudur. Bunlar hər biri yaşanıb. Heç biri mif deyil. Hal hazırda hər birimiz bir qadın olaraq, bəlkə öz ailəmizdən, sevdiklərimizdən, hətta tanımadığımız şəxslər tərəfindən açıq açıq olmasada psixolojik baxımdan təcizlərə məruz qalırıq. Bir çoxumuza sus deyilir. Oxuma deyilir. Evlən deyilir. Fikirlərini ifadə etmə deyilir. Azadlığımızdan məhrum edilməmizi istəyirlər. Bəlkə Marjane'nın valideynləri onun arxasında idi lakin təəssüfki bir çoxları ondan da məhrumdur, elə öz ailəsi tərəfindən azadlığı əlindən alınır. Sizə, mütləq ki ya bu kitabı oxuyun, ya da filmini izləyin demək istərəm. Qorxmayaq, Susmayaq, öz iradəmizdən kənar bizə nəsə edilməsinə icazə verməyək. Azadlığın bir bədəli var.. Amma yenədə özümüz, təhsilimiz, varlığımız, üçün hər şeyi edək. Boyun əyməyək.
Satrapi, Paris'te yaşayan İranlı çizgi roman sanatçısıdır. Kitap öncesinde dört parça şeklinde basılmış olsa da Panama yayınlarında ki baskısı, dört bölüm ve tek parça halinde. Böylesi akış anlamında daha iyi olmuş. 352 sayfa ve oldukça akıcı. Bir oturuşta bitirilebilecek etkileyici bir çizgi roman.
Yazar İran'da 1979 yılı başlayan sözde İslami rejim uygulamalarını, adı hala radikal dincilik ve terörizmle anılan ülkede geçen yıllarını otobiyografik çizgi roman olarak aktarmış.
Şanslı ki dönemin üst sınıfı denilebilecek bir ailede yetişmiş. 14 yaşında İran-Irak savaşı sırasında eğitimi için ailesi tarafından Viyana'ya gönderiliyor. Kimlik bunalımı yaşadığı yılları ve üniversite için tekrar memleketine dönüşü sonrası ülkesine karşı hissettiği yabancılığı anlatıyor.
Kitabın ön sözünde "Birkaç radikal görüşlü insanın işlediği günahları bütün bir ulusa mal etmemek gerektiğini düşünüyorum" şeklinde bir ifadesi bulunsa da uygulanan sözde İslami rejimin bağnazlığının neredeyse tümünü İslam'a dayandırmış, araştırmaktan kaçınmış ve kendi islamofobik görüşlerini bilerek veya bilmeyerek aktarmaktan da çekinmemiş.
Çizgi roman 2007 yılında animasyon filmine uyarlanmış ve Cannes Film Festivali'nden ödül almış.
Persepolis review
What a wonderful way to explain and convey what this powerful woman been through, as a girl who was raised in condition similar to hers I can relate to every thing she wrote.
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yaklaşık 1000 cilt çizgi roman okudum. Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki okuduğum en iyi çizgi roman Persepolis'tir. Şunu da çok rahat söyleyebilirim ki, çizimi kötü olan cizgi romanlarda da ilk 5'e rahat girmekle birlikte, çizimiyle derdini en iyi anlatan kitap olmuş. Çizimler kötü belki, ama çizimler bu şekilde olmasa bu kitap bu kadar etki bırakmaz ve bu kadar da güzel olmazdı.
İran'daki bir kadının hayatını anlatıyor kelimesi yanlış olmaz. Marjane kendi hayatını bu çizgi roman ile anlatmış. Her bir çizimi çok kıymetli, her bir diyalogu dikkatli okuyun. Çünkü çok güzel göndermeler var.
Hayatta en sevmediğim insan türü, insan olduğu konusu tartışılır, olan yobazlara karşı Marjane'in verdiği akıllı cevaplar da fazlasıyla hoşuma gitti. Okunma sayısının artması gerekli kesinlikle.