Şairler Geçidi: Nadir Aşçı ile Ethem Erdoğan söyleşisi
Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Huzursuz biri olarak tanımlarım. Huzurlu bir yazar var mıdır orası işin başka bir yönü ama zaten huzursuz biri olarak adım attığımız dünyada, bir de üstüne yazma mesuliyetini üstlendiğimiz için huzursuzluğumuz katlanıyor doğal olarak.
Söyleşinin devamı için: kitaphaber.com.tr/sairler-gecidi-...
Şairler Geçidi: Nadir Aşçı ile Ethem Erdoğan söyleşisi, Kitap Haber aracılığıyla.
bize, hurma ağacından miras kalan hüzün!
çöktüğün yere kuralım evimizi yine
herkes gitti, bir ben kaldım kuyunun başında
ne örtsem kapanmıyor yara, şehrin üstünde
kırk yerinden kırılan gönlüme kırk bir maşallah
adımı verdim, sözümden hiç çıkmayan söze
sesli okudukça insicâmı bozuluyor
gündüz gözüyle aklımı çalıyor o dize
sır'ı dökülen ayna, sırrı dökülen kuldan
uzağa gidemez nasılsa, yüzleri yorgun
müşrik put sunar efendisine, mümin gül
bu cendereden çıkarsam, yüzüm adak olsun
atlara su verin, suya da yol verin aksın
dalımı rüzgar kırdığından beri böyleyim
kimlerdensin, kimsin göğü çekilmiş bu yerde
kuyuya demediğimi sana nasıl deyim
.
Acısıyla tatlısıyla bir hayata dair yaşadığımız ne varsa Bütün Mümkünler'e öykü olmuş..
Nadir Aşçı'nın on iki öyküden oluşan kitabını okuyucu eline alıp tekli koltuğa oturup (-ki mutlaka tekli koltuk. Çünkü önemli bir metafor burada) okumaya başlayıp sonra son hikâyenin son cümlesiyle kapağı kapatılarak bitirilecek akıcılıkta bir kitap..
Okurken;
Mücella'nın bir darbeye kurban giden aşkını;
Kısa Marlboro ile hayal kırıklığını;
Kale Arkası'nda 'küçük kalecinin başına bir şey gelmese bari hayırlı uzun ömrü olsun niyazıyla hikâyenin sonuna kadarki okur tedirginliğini;
Rol Çatışması'nda ekrandan yansıyan büyüye nasıl kapalıp gittiğimizi;
Yolcu'yla birlikte anneye giden yolların heyecanını yaşayıp da yolun sonunda bir selânın içimize attığı korla koltuğa yığılıp kalmayı;
okuyup tecrübe ediyor okur...
Aslında, yazar hikâyesini 'yalnız' yaşamamış, 'yalnız' yazmamış olsun diye şahitlik ediyor Bütün bu Mümkünler'e okur..
Yazara şahitlik etmenizi tavsiye ederim...
Kitap tesadüf eseri elime ulaştı. Her zaman farklı yazarları, şairleri, düşünürleri okumak istemişimdir ve bu huyumu da çok severim. Bazen kimsenin erişmediği pınarlarda yüzmek gibidir olunmamış bir kitabı ve yazarı-şairi okumak.
Bu kitabı da çok fazla sevemesem de mutlaka okuyucusu çıkacaktır.
Keyifle, şiirle, edebiyatla kalın..
Bu kitapta bir şairin gözünden samimi, amatör ruhtan, sanayi dişlilerinin dönmeye başladığı endüstrileşen futbola geçişimizi izliyoruz. Yazar edebiyattaki bazı futbol izlerinden bahsederken, futbolun edebiyattaki bazı izlerine de değiniyor. Futbol tarihinden bazı hoş küçük hikayeler de sunuyor. Futbolu şiirle de benzetiyor. Örneğin, Arjantinli şair Armando Diego Maradona diye tanımlıyor ünlü deha futbolcuyu.