bize, hurma ağacından miras kalan hüzün!
çöktüğün yere kuralım evimizi yine
herkes gitti, bir ben kaldım kuyunun başında
ne örtsem kapanmıyor yara, şehrin üstünde
kırk yerinden kırılan gönlüme kırk bir maşallah
adımı verdim, sözümden hiç çıkmayan söze
sesli okudukça insicâmı bozuluyor
gündüz gözüyle aklımı çalıyor o dize
sır'ı dökülen ayna, sırrı dökülen kuldan
uzağa gidemez nasılsa, yüzleri yorgun
müşrik put sunar efendisine, mümin gül
bu cendereden çıkarsam, yüzüm adak olsun
atlara su verin, suya da yol verin aksın
dalımı rüzgar kırdığından beri böyleyim
kimlerdensin, kimsin göğü çekilmiş bu yerde
kuyuya demediğimi sana nasıl deyim