Yetmiyor be insanın hayatı; en çok beklemeye, durup beklemeye yetmiyor. Bir değişmeyen o var ama, o uzun bakmak geçmişe. Büyüyünce insanı başkalarını kandırmaya sevk eden o uzun bakmak.
“Bir Hristiyan, ancak var olan bütün çocukların yaşamlarının sağlama alındığını görüyor ve biliyorsa, ahlaksızlık ettiğini ve günaha girdiğini düşünmeden nikahlanıp evlenebilir.”
Zamanı tamir edemeyeceğimi bildiğim için saatleri tamir ediyorum. Aslında insanın bütün keşifleri tam olarak buna dayanıyor. Gök olunamadığı için uçaklar, deniz olunamadığı için gemiler, yol ve uzaklık olunamadığı için otobüsler ve trenler...
Görüntü şuydu; orta sayfası açık bomboş bir kitabın üzerine üreme eylemi gerçekleştiren bir çift kedi ve onların üstünde birbirini iten iki adam. Şimdiye değin içinde bulunduğum onlarca saçma durumun içinde muhtemelen en saçmasıydı.
Kusursuz ama sancılı bir şey anlaşmak. Aslında sevmek üzereyiz; dünyanın ağzında, yeniden bir hayat. Uydurulmuş, biçimsiz, bizim olmamış bir hata. İyi bildiğimiz kış.