Pankaj Mishra Sözleri ve Alıntıları
Pankaj Mishra sözleri ve alıntılarını, Pankaj Mishra kitap alıntılarını, Pankaj Mishra en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Amerikalılar, dünyanın geri kalan kısmını yargılama yetkisine sahipmiş gibi hareket ediyorlar. Bu hareketleri en büyük kibrin tezahürüdür." (Tokutomi Soho)
Ali Şeriati, 1960'larda Frantz Fanon'u şöyle açımlamıştı: "Gelin dostlar, Avrupa'yı bırakılım; mide bulandırıcı maymun gibi Avrupa'yı taklit etmeye son verelim. Her zaman insanlıktan söz eden ama bulduğu yerde insanları yok eden bu Avrupa'yı geride bırakalım"
"Uygarlık beyaz adamın tekelinde değildir."
Bitmek bilmeyen sefalet pek çok Latin Amerikalıyı, Asyalıyı ve Afrikalıyı modernitenin başarılı merkezlerine doğru bir maceraya atılmaya teşvik ediyor. Bununla birlikte gittikçe daha çok birey ve grup (Amerikan şehirlerindeki siyah Afrika kökenliler,işgal altındaki topraklardaki Filistinliler, Hindistan ve Myanmar'daki Müslümanlar, Avrupa kamplarındaki Ortadoğulu sığınmacılar, uzak Pasifik adalarında tutsak edilmiş mülteciler vs.) bugün çöp / atık / fuzuli olarak görülmektedirler.
Sayfa 337Kitabı okudu
Bir yüzyıldan fazla bir süredir müreffeh Batı arabasının arkasında sürüklenmekte, toza bulanmakta, gürültüden sağır olmakta, çaresizliğimizle boynumuz bükülmekte ve hızından bunalmaktayız. Bu arabanın itici gücünün ilerleme olduğunu ve ilerlemenin uygarlık olduğunu kabul etmeye razı olduk. "Neye doğru ... ve kim için ilerleme?" sorusunu sormaya cesaret etseydik... Bir ses bize gelip arabanın yalnızca bilimsel kusursuzluğunu değil, yolundaki çukurların derinliğini de hesaba katmamızı söyledi... (Rabindranath Tagore)
"Bugün," diyordu 1931'de; dünyanın beyaz ırkların özel mülkü olduğunu sanıyorlar. Başka halkların topraklarını kontrol ediyor, kaynaklarını alıyor, geri gönderip yüksek fiyatlarla satılan mamul mallara dönüştürüyorlar." Ve ekliyordu: "Beyaz ırklar dışında güçlü bir halk olmadığı için, beyaz ırkların dizginsiz zorbalığı vardır. Bu durumu bozarak, tüm insanlığa olumlu bir katkıda bulunabiliriz. [Tokutomi Soho. (Japon Gazeteci)]
1830'larda Batının himayesi altında modernleşmeyi başlatan Türkler ve Mısırlılar, Avrupa'nın yeni ırk hiyerarşilerinin henüz tam olarak farkına varmamıştı; Müslüman toplumların sonunda Avrupa'yla eşitliğe ulaşacak kadar ilerleyeceğini umdular. Osmanlı yazar Namık Kemal 1860'larda şu kanıdaydı: "Mademki Avrupa bu hale topu topu iki asır içinde gelmiş ve mademki gelişime giden yolların mucidi onlar olmuş, biz o vasıtaları hazır bulacağız ... Hiç olmazsa iki asır içinde olsun bizim de en uygar memleketlerden sayılacak bir hale gelebileceğimizden şüphe duyulabilir mi?"
Tahtı ellerinde tutarlar. Bütün memleket onların elinde. Ülke, insanların geçimleri, onların elinde... Umut ve korku çeşmeleri onların elinde... Kimin aşağılanacağına ve kimin yüceltileceğine karar verme yetkisi onların elinde... Halkımız onların elinde, eğitim onların elinde... Batı böyle devam ederse ve Doğu böyle giderse, bütün dünyanın onların eline geçtiği günleri göreceğiz.
(Ekber Allahabadi, 1870)
... on dokuzuncu yüzyıl Britanya'sının genişleyen ekonomisinde "serbest ticaret" askeri araçlarla uygulanması gereken evrensel bir iyilik gibi görünüyordu; tıpkı modern zamandaki "demokrasi" gibi.
Modern uluslararası rekabetin itici gücü, vatandaşların doğal seçilim yasalarına göre karşı konulmaz olan hayatta kalma mücadelesinden kaynaklanır. O yüzden şimdiki uluslararası rekabetler yalnızca devlet ile ilgili bir şey değildir. Canları ve malları için katıldıkları (ve rekabet ettikleri) bugünkü uluslararası mücadelelerde, insanlar tek zihinmiş gibi birleşir. Yönetenleri ve bakanlarını ilgilendiren geçmişin uluslararası rekabetleri bir dönemden sonra dinerdi. Ama şimdiki uluslararası mücadele, değişmez bir biçimde insanların can ve mal kaygısı meselesi olduğu için, ebediyen devam edecektir. Ne kadar tehlikeli! Bu uluslararası mücadelenin yükünü taşıyan bizler bunu nasıl atlatacağız?
Sayfa 209Kitabı okudu