Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sema Ok

7.5/10
4 Kişi
20
Okunma
1
Beğeni
1.246
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Yazar

Okurlar

1 okur beğendi.
20 okur okudu.
1 okur okuyor.
29 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
KADINLAR GİZLİLİĞİ FARKEDİYOR. ≈))
Cemiyetin Manastır Şubesinin kurulması ve genişlemesinde büyük çaba veren Kazım Karabekir, anılarında bazen aksiliklerin de çıktığını yazar. Gizliliği fark eden Niyazi Bey’in eşidir:[3] “Alaylı Zabit Abdullah Efendi’nin yemin merasiminin Niyazi Bey’in evinde yapılması kararlaştırılmıştı. Bittikten sonra Niyazi Bey evinde yemin yapılmamasını istemiş ve nedenini şöyle açıklamıştı:’ Sizden aldığım önlükleri belime sarmıştım. Siyah peçeleri de ceplerime koymuştum. Bizim hanımı da gece uzak bir komşuya götürecektim. Ben önden merdiveni inerken bizimki arkadan bir şey çekerek bana bu sallanan kırmızı şey nedir? diye soruyor. Meğer örtünün ucu ceketimin altından sarkmış, bizim hanım da bunu yakalamış, merakla hem çekiyor, hem soruyor. Ne diyeceğimi bilemedim. Aklıma gelen ilk yalanı söyledim. Belim ağrıyordu, kışlada elime bu bayraklı bez geçti. Sıkıca sarmıştım ama nasıl çözülmüş bilmem dedim. Sonraki günlerde yeminleri Niyazi Bey’in evinde yapmadık.”
Sayfa 19 - PDF
Yönetim hangi hastalığı tedavi edecekti ve nasıl edecekti. Bu tür idari düzen bozukluğunda ilk akla gelen tabi ki kemer sıkma politikası olacaktır. Ama baskıcı anlayış bu kemeri ekonomi kadar halkın da boğazına geçirmişti.
PDF
Reklam
İstanbul işgal edilmiş, mütarekenin ardından tevkifler başlamıştı. Tutuklananların suç işlemiş olması gerekmiyordu. Önce Bekirağa bölüğüne, sonra da Malta’ya sürülenler arasında Bleda da yer alacaktı. 6 Aralık 1919 günü İngiliz Yüksek Komiserliği, suç sınıflarına göre ayrıntılı bir liste yayınlamıştı. Bleda, “B” sınıfında zülüm yapılmasına göz yuman eski iktidar üyeleri arasında gösterilmişti. 28 Mayıs 1919 Çarşamba günü aralarında Bleda’nın da olduğu 64 kişi kamyonlarla Prenses Anna gemisine bindirilmiş ve Mondros Adası’na doğru yola çıkarılmıştı. 2756 numara verilen Bleda’da gemideydi. İki ay burada kaldıktan sonra Malta’ya nakil edilmişlerdi
Öylesine bir dönemdi ki, bazı kelimelerin kullanılması bile yasaklar kapsamındaydı. Buna en iyi örnek olarak “Yıldız”ı verebiliriz. Yıldız Osmanlı’da en çok rastlanan sözcüklerden biriydi ve tüm kahve, lokanta gibi yerlerin isimleri baskıcı rejim korkusundan “yaldız”a çevrilmişti. Tedirginlik ve polisiye baskı öylesine ürküntü vericiydi ki, edebiyatçılar eserlerinde gökteki yıldızdan bile söz edemez olmuşlardı. Özetle “yerden göğe kadar” Osmanlı’da “Yıldız” yok olmuştu. Telaffuzundan yazımına ve benzetmesine kadar padişah yönetiminin Yıldız Sarayı’ndan başka yıldızın olmadığı Dersaadet, şaşırtıcı ve güldürücü bir sistemi sürdürüyordu. ... Yasak kapsamına “Burun” girer mi?” Hem de nasıl… Girer ve adamın burnunu bir güzel sürterler. “Burun” padişahın kemerli burnunu hatırlattığından sakıncalı sözcüklerin başında geliyordu. Hüseyin Cahit Yalçın yaptığı bir çeviride coğrafi bir terim olarak geçen burun yerine, “karaların denizlere uzandığı kara parçası” olarak yazdığını belirtir. Kısa yazıp başı derde sokmaktansa uzun yazıp meseleyi anlatmak daha uygundur.
PDF
Hayriye Hanım için Talat Paşa değil, Bafralı Talat’tı.
“O benim sade kocam değil, anam abam, düşüncem, duygum her şeyimdi. Otuz altı milyon nüfuzlu bir imparatorluğun başında idi. Ama Ayasofya’da evimiz kira idi. Bir nazıra değil, orta halli mütevazı bir aile gibi kira vererek oturduk. Milyarlar ve milyarlarla oynadı. Fakat kursağına bir lokma, bir zerre haram girmedi. Belki inanmazsınız sadrazam iken bile yemeğini sefertası ile Bab-ı Ali’ye gönderirdim. Bir yere gitmesini, kimseden ikram görmesini istemezdi. Dahiliye Nazırı iken halktan biri gibi gizlice Balık Pazarına gider, fiyatları kontrol ederdi. Polisler bu arada onu bazen tanırlar, lakin huyunu bildikleri için yanına sokulmazlardı. Sabahları pek erken kalkardı. Çoğu zaman polislere görünmemek için arka kapıdan çıkıp giderdi. Evine bağlılığı da büyüktü. Evinde kalabildiği zamanlar en mesut, en neşeli zamanları idi. Bundan büyük zevki yoktu. Ben on senelik müşterek hayatımızda bir gün bile aramızda gürültü patırtı şöyle dursun, küçük bir anlaşmazlık, kırgınlık görmedim. İyi yemeğe meraklıydı. Ama içki içmezdi. Ben Paşa’nın ağzına alkol aldığını görmedim. Dindardı. ‘Yarın kandil çocuklar’ der ve hep beraber oruç tutardık. Her sabah abdestini alır, namazını kılar ve öyle işine giderdi."
Şu an yanımda değilsin ama, seni beklemenin heyecan verici olduğunu hissettim
ONDAN sonra dünyanın yarısının, yanaklarına sığdığını gördüm sen gülünce. Masada unuttuğun bir hırkayı ne kadar önemsediğimi hatırlar oldum, SANA sarıldım diye. ONUN üstünde kokun olduğunu hatırlayınca, senin için dünyanın en hızlı adımlarını attığımı da öğrendim. Seni ne kadar sevdiğimi....
Sema Ok
Sema Ok
Reklam
Bazen vazgeçersin. Herkesten ve herşeyden. Uzaklara gitmek istersin,Başka yerlere kaçmak. Kimseyle konuşmak,kimseyi görmek istemezsin. Kurduğun hayallerden,verdiğin sözlerden vazgeçersin.Ne başarmaya gücün kalır ne de oldurmaya. Bir iki defa kendini kandırır yeniden denersin. Çok geçmeden anlarsın olmayacağını,olduramayacağını. Keşke dersin,keşke bende herkes gibi olabilsem.Otursam bir köşeye insanları izlesem. Hiçbirşey düşünmeden,hiç düş kurmadan. olur mu diye ümit etmeden. Yorulursun,kendini suçlamaya başlarsın.Umut ettiğin için,emek verdiğin için. Gerçekleşmemesine rağmen hayallerinin peşinden koştuğun için kocaman bir boşluk oluşur,tam kalbinin üzerinde. Karanlık,siyah bir boşluk. Doldurmak istedikçe içini acıtan,yüreğini sızlatan.Sonra yatağına girip,yorganı üzerine çekersin. Vazgeçtim dersin.Bugün herkesten ve herşeyden vazgeçtim. Bazen vazgeçersin. Kurduğun bütün düşlerden,verdiğin bütün sözlerden. Biriktirdiğin bütün hayallerden tek tek vazgeçersin...
Sema Ok
Sema Ok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
252 syf.
7/10 puan verdi
Kitabın adına bakarak büyük bir hevesle aldım ancak içerik diğer yazılan kitaplardan pek farklı değil. İlk sayfalarda biraz başlığa yönelik yazılar var sonrasında ittihatçıların biyografileri üzerinden ilerliyor ve esas konusundan sapıyor. Güzel bilgiler olmasına rağmen yine de bir miktar hayal kırıklığı oluyor.
İttihat Terakki'nin "Yemin"siz Kadınları
İttihat Terakki'nin "Yemin"siz KadınlarıSema Ok · Destek Yayınları · 201217 okunma
252 syf.
·
Puan vermedi
Kitap İttihatçı kadro içindeki kadınları ve meşhur İttihatçıların hayat arkadaşlarını inceliyor fakat kâfi bulduğumu söyleyemem sanki yazar elindeki bölük pörçük belgeleri kitaplastırmak istemiş ama sonra sıkılmış ve aman olduğu kadar deyip baskıya vermiş gibi. Talat Paşanın hayatının kronoloji sırası yerine eşi Hayriye Hanımınki daha ilgi çekici olabilirdi. Sonra yazar Kemalizm ile İttihatçılık arasında sıkışanlardan zira İzmir Suikastı sanıkları için yer yer olumlu izlenimler verirken bazen de Mustafa Kemal ile bazı ittihatçıların yakın ilişkileri özellikle serpiştirilmiş gibi. Okumazsanız çok şey kaybetmezsiniz.
İttihat Terakki'nin "Yemin"siz Kadınları
İttihat Terakki'nin "Yemin"siz KadınlarıSema Ok · Destek Yayınları · 201217 okunma