1988’de Güney Galler’de dünyaya geldi. Warwick Üniversitesi’nde Edebiyat ve Yaratıcı Yazarlık öğrenimi gördü. Öyküleri, denemeleri ve şiirleri Granta ve The New York Times gibi çeşitli dergilerde yayımlandı. “Grace” öyküsüyle 2016 White Review Öykü Ödülü’nü, “The Running Ones” öyküsüyle 2016 Virago/Stylist Öykü Ödülü’nü aldı. İlk romanı Su Kürü’yle 2018 Man Booker Ödülü’ne aday gösterildi. Mackintosh, Londra’da yaşamakta ve yazarlığa devam etmektedir.
Birbirimizi korumak için elimizden geleni yaptık- eksiklerimiz vardı elbette ama tüm kalbimizle çabaladık.Başka kim deneyecekti bizim için? Kadınlarımızdan, annelerimiz,kızlarımız ve kızkardeşlerimizden başka kim yatacaktı toprağa? Bunu yapmayacak kadar gururlu değildik.
Kitap üç bölümden oluşuyor; Baba, Erkekler, Kızkardeşler (kitapta da bitişik yazılmıştır).
Kitabın ilk bölümünü yani ‘baba’ kısmını yer yer büyük kızkardeş Grace’nin ağzından, yer yer ortanca kızkardeş Lia’nın ağzından yer yer de üç kız kardeş olan Grace,Lia, Sky ağzından dinliyoruz. Bu bölümde yazar bize distopik bir yaşam sunuyor. Tuhaf
“Travma, ağır metaller gibi saçlarımıza, organlarımıza ve kanımıza karışıp içimize işleyen bir toksindir; bedenlerimizse sindirdiğimiz ve deneyimlediğimiz şeylerin çevresindeki et katmanından başka bir şey değildir. İstiridyelerin içinde bazen bulduğumuz şekilsiz inciler gibi içimizde durur bunlar. Korku, damaklarımızda ve kalp odacıklarımızda katılaşır.”
.
Grace,Lia ve Sky babalarına ‘kral’ diyor. Toplumdan izole bir yerdeler. Erkeklerden zarar gören,yaralı kadınlar geliyor sadece evlerine. Anneleri ile birlikte onlarla ilgileniyorlar. Korkarak, her an kötü bir şey olacakmışçasına. Erkeklere duyulan korku değil sadece. Aynı zamanda kendilerinden korkuyorlar. Sevilmemekten, birbirlerini yitirmekten. Suya sığınıyorlar. Tuzlu sular içip; tatlı sularla yanan midelerini temizliyorlar. Derileri kanayana kadar suyla bütünleşiyorlar. Üç kız kardeş, bir anne, bir baba. Ve bir gün taptıkları baba yok oluyor.
Birden.
Ve birden üç erkek beliriyor sahilde.
Korkularının beden bulmuş halleri. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Gördükleri eğitim onlardan kaçmalarını söylüyor, güçlü olmalılar.
.
Sophie Mackintosh, sadece feminist bir distopya yaratmıyor. Bir projeyi parçalıyor. Bir bireyin iradesini nasıl ellerinden alırsınız, onu nasıl sindirir; nasıl omurgasını bükersiniz bunları gösteriyor.
Rahatsız ediyor.
Her sayfada rahatsızlık duyuyorsunuz.
Ama okumaya devam ediyor ve sonunu görme merakına yenik düşüyorsunuz.
.
Çevirisinde Begüm Kovulmaz yer alırken; kapak tasarımı Utku Lomlu çalışması ~
Su KürüSophie Mackintosh · Can Sanat Yayınları · 2019417 okunma
Su Kürü, çok sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı.
Erkeklerin kadınlara zarar verdiği distopik bir evrende geçiyor. Şiddeti normalleştirmemizi bekleyen eril kültüre karşı müthiş bir distopya seçimi. Sophie Mackintosh satır aralarına mizojini söylemlerini de çok iyi yerleştirmiş.
Erkek egemen toplumdan uzaklaşıp, ıssız adaya sığınan bir aile.