Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şükufe Nihal

Şükufe NihalDomaniç Dağlarının Yolcusu yazarı
Yazar
7.7/10
118 Kişi
624
Okunma
46
Beğeni
6bin
Görüntülenme

Hakkında

Şükûfe Nihal Başar (d. 1896, İstanbul - ö. 24 Eylül 1973, İstanbul), Türk şair, öğretmen, eylemci. Türkiye’nin önemli toplumsal değişmeler geçirdiği bir dönem olan 1919-1960 yılları arasında şiir, öykü ve romanlar yayımlamış bir edebiyatçıdır. 1919’da Darülfünun’un Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nü bitirerek “Türkiye’de Darülfünun’dan mezun ilk kadın” unvanının sahibi olmuştur Bir çok kadın derneğinde aktif görev alan sanatçı;[2] Türkiye’de kadın özgürlüğünün ilk temsilcileri ve savunucularından birisidir. 1896 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Miralay Ahmet Bey, annesi Nazire Hanım’dır. Eğitimine özel hocalardan ders alarak başladı. Babasının memuriyeti nedeniyle ilk ve orta öğrenimine imparatorluğun değişik yerlerinde devam etti. Ortaokulu Şam’da okudu, Selanik’te özel bir okula gitti.. Arapça, Farsça, Fransızca öğrendi. Şiir yazmaya çok küçük yaşlarda başladı. 1912’de ailesinin etkisiyle Mithat Sadullah Bey (Sander) ile evlendi. Bu evlilikten bir oğlu oldu. 1916’da İnas Darülfünunu’na (Kadın Üniversitesi) girdi. Üç yıl edebiyat şubesine devam ettikten sonra son sınıfı coğrafya şubesinde okudu. Son sınıf öğrencisi oluğu 1919’da İnas Darülfünunu ile Zükur Darülfünunu’nun (Erkek Üniversitesi) birleşmesi gündeme gelmiş; kadınlara eğitimlerini isterlerse İnas Darülfünunu sınavlarına girerek tamamlama ya da erkeklerin aldığı ek dersleri vererek Zükur Darülfünunu mezunu sayılma imkanı verilmişti. Öğrencilerin çoğu İnas Darülfünun’u olmayı seçerken Şükûfe Nihal Hanım, o sene bölüm değiştirmiş olmasına rağmen erkeklerin aldığı ek derslerin sınavlarını da verdi. Böylece “Darülfünun mezunu ilk kadın” ünvanını elde etti. Şükûfe Hanım, Darülfünun’da eğitimi devam etmekte iken eşi ile birlikte “Mekteb-i Ümit” adında bir okul kurdu ve eğitimciliğe başladı. Mezun olduğu yıl ilk şiir kitabı “Yıldızlar ve Gölgeler” yayımlandı. Kitapta yer alan şiirleri Servet-i Fünun etkisinde, aruz vezninde idi. İlk evliliğinde yaşadığı sorunlar üzerine oğlu Necdet’i alıp eşini terk eden Şükûfe Nihal Hanım[4], devrin şairlerinin aşkları ile tanınır. Ona aşık edebiyatçılar arasında Nazım Hikmet, Ahmet Kutsi Tecer ve Faruk Nafiz Çamlıbel’in adları sayılmaktadır . Şükûfe Nihal Hanım, ikinci evliliğini Kurtuluş Savaşı yıllarında Ahmet Hamdi Bey ile yaptı. Bu evlilikten bir kız çocuğu sahibi oldu. Savaş sırasında eşi ile birlikte Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin önde gelen isimlerinden birisi oldu. Evinde yaptığı toplantılarda kadınları milli mücadeleye destek olmaları için teşvik etti; Sultanahmet mitingi’nde Halide Edip Hanım’ın yanında durdu, Fatih mitingi’nde konuşmasıyla kalabalığı ateşledi. Cumhuriyetin ilanından sonra, kadınların siyasi haklarını kazanması için mücadele eden Türk Kadınlar Birliği’nin kurucuları arasında yer aldı. 1924’te kurulan dernek, 1935’te kendini feshedene kadar faaliyetlerini sürdürdü. Şükûfe Nihal, 1953’e kadar İstanbul’da çeşitli okullarda çalıştı; Darülmuallimat'ta, Bezmiâalem İnas Sultanisi'nde ve Sultanisi'nde coğrafya öğretmenliği ve Nişantaşı, Kandilli ve Kadıköy Kız liselerinde edebiyat öğretmenliği görevlerini sürdürdü[6]. Bir yandan da edebî yaşamı devam eden Şükûfe Hanım; 1927’de yayımladığı “Hazan Rüzgarları”ndaki şiirlerinde aruz veznini bırakıp hece ölçüsünü kullandı. Kadın, yurt sorunları ve aşk konularını işledi. Şiirlerinin yanı sıra öyküler ve romanlar kaleme aldı. 1928 yılında “Tevekkülün Cezası” adlı öykü kitabı ve ilk romanı “Renksiz Istırap” yayımlandı. Bunları, “Çöl Güneşi”(1933) adlı romanı izledi. 1935 yılında “Finlandiya” gezi notları yayımlandı. Faruk Nafiz Çamlıbel ile olan aşkını anlattığı düşünülen[4]“Yalnız Dönüyorum” adlı romanı, 1938'de yayımlandı. 1946’da yayımlanan “Domaniç Dağlarının Yolcusu” adlı gezi notları Şakir Sırmalı tarafından “Sır” adıyla filme çekildi. Son olarak “Çölde Sabah Oluyor” adlı romanını yayımlandı. 1960’ta sayısı yediye ulaşan şiir kitaplarında cumhuriyetin “aydın” kadınlarından biri olarak Anadolu’nun geri kalmışlık sorunu üzerine şiirler yazdı. 1950’lerin sonlarında eşinden boşand.ı 1962’de İstanbul’da geçirdiği bir kaza sonucu sol ayağı sakat kaldı. 1965’te bir huzurevine yerleşti. Hayatının son yıllarına kadar Türk Kadını dergisinin yazarları arasında yer aldı.[6] 24 Eylül 1973'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. 26 Eylül 1973 günü Rumelihisarı Aşiyan Mezarlığı'na gömüldü.
Tam adı:
Şükûfe Nihal Başar
Unvan:
Türk Şair, Öğretmen, Eylemci
Doğum:
İstanbul, 1896
Ölüm:
İstanbul, 1973

Okurlar

46 okur beğendi.
624 okur okudu.
3 okur okuyor.
145 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"... neden bir yanda dökülüp taşan sofralar ve neden öbür yanda bir kuru ekmek bile bulamayanlar?"
Reklam
Meğer biz ne şımarık, hatta küstah insanlarmışız! Mutluluğu hep büyük şeylerde aramaya kalkarız da, şöyle bir kuru ekmek parçasının bile insana o zevki verebileceğini bilmeyiz.
Ben bir yetmişlik ihtiyar görmeye hazırlanırken, yirmi yaşında, gözleri kamaştıracak kadar güzel, nurdan dökülmüş bir kadın hayali görüyorum.
Defaatle Okunası İncelemelerin Listesi;
Gayreti için
Ömer Gezen
Ömer Gezen
' e ve tüm dostlara teşekkür ederim.Sizler de bu anlamlı harekete katılmak isterseniz #51007323 {Liste Güncellenecektir. Yoruma Siz de Sevdiğiniz İncelemeleri İliştirebilirsiniz.} *Gülnaz Eliaçık
Başımı öyle bir kola dayamak istiyorum ki, o kolun bende hiç kötü hatırası olmasın. Başucumda öyle bir ses istiyorum ki, bana hiç yalan söylememiş, beni hiç aldatmamış olsun..
Şükufe Nihal
Şükufe Nihal
Reklam
Başımı öyle bir kola dayamak istiyorum ki, o kolun bende hiç kötü hatırası olmasın. Başucumda öyle bir ses istiyorum ki, bana hiç yalan söylememiş, beni hiç aldatmamış olsun. •
Şükufe Nihal
Şükufe Nihal

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
96 syf.
·
Puan vermedi
Okulumun kütüphanesinde gezinip farklı bir şeyler ararken bu kitap gözüme çarptı. Kadın Türk yazarlar bölümünde yer alıyordu. Okumaya başlayınca gezi yazısı türünde bir eser olduğunu anladım. Şukufe Nihal bir Anadolu kadınının fedakârlık hikayesini duyunca çok etkilenmiş. Bu kadın oğlunun düşmana yardim ettiğini duyunca atına atlamış, oğlunun yanına gitmiş ve gözünü bile kırpmadan oğlunu silahı ile vurmuş. Atıyla beraber de geri dönmüş. Üstelik oğlu ailesinin tek üyesiyken.Domaniç Dağlarına gitmesindeki amaç da o fedakâr Anadolu kadını hâlâ hayatta ise onu bulmak. Birde bu hikayeyi ondan dinlemek, ona nasıl buna cesaret edebildiğini sormak
Domaniç Dağlarının Yolcusu
Domaniç Dağlarının YolcusuŞükufe Nihal · Leyle ile Mecnun Yayıncılık · 2007567 okunma
94 syf.
6/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Öncelikle bir oturuşta okunabilecek bir gezi yazısı. Okuduğum ilk gezi yazısıydı. Yazarın dili oldukça basit anlaşılabilir , herkesin okuyabileceği türden. Ama Anadolu'yu bu kadar acındırarak betimlemesini hiç hoş bulmadım. Köylüyü bu kadar sefil anlatmasıbı da aynı şekil .
Domaniç Dağlarının Yolcusu
Domaniç Dağlarının YolcusuŞükufe Nihal · Timaş Yayınları · 2011567 okunma
94 syf.
·
Puan vermedi
·
16 saatte okudu
Şüküfe Nihal'in büyük bir hayranlık beslediği Milli Mücadele dönemi, destanlaşan sayısız kişisel hikâyeyi bünyesinde barındıran bir kaynak niteliğindedir. "Domaniç Dağlarının Yolcusu"nun bel kemiğini de yine böyle bir hikâye oluşturur. Hikâyeye göre, Kurtuluş Savaşı sırasında İnegöl yakınlarında, Domaniç dağlarından inen bir köylü kadını, biricik oğlunun düşmana yol göstererek vatana ihanet ettiğini öğrenince silahını çekerek oğlunu öldürür. Yazar, bu etkileyici öyküden ve gözünde devleşen Anadolu kadınından bir iz bulmak üzere, olayın geçtiği yerlere araştırma yapmaya gider. Kitap, yazarın bu gezi sırasındaki duygu ve düşünceleriyle, yaşadığı hadiselerden oluşur.Yazar yolda, misafir olduğu köyde, konakladığı yerde dikkatini en çok kadın üzerinde yoğunlaştırır. Öğretmen olmasının da verdiği bir şevkle, kadınların eğitiminin ve çalışmasının öneminden, yanlış evlilikler ve bunların doğurduğu sonuçlardan bahsederken; çözüm yollarını da hemen yanı başında sunar. Şükûfe Nihal, tıpkı Finlandiya'da olduğu gibi ilerlemenin köyden başlayacağı fikrini savunur. Bu yüzden aydınlar, köyü göz ardı etmekten vazgeçmeli ve bu iş için görev almalıdır. Kitabı sıradan bir gezi kitabı olmaktan çıkaran en önemli şey, bir kadın duyarlılığının imbiğinden süzülmesidir.
Domaniç Dağlarının Yolcusu
Domaniç Dağlarının YolcusuŞükufe Nihal · Timaş Yayınları · 2011567 okunma