- Hz.Aişe, Peygamberimiz (a.s.m.) ile yeni evlenmişti.Eşinin kendisini sevip sevmediğini merak etmekteydi. Ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdiğini. Aişe bu düşüncesini Peygamberle (a.s.m.) konuşmadan edemedi.
– “Ey ALLAH`ın Resulu,beni seviyor musun?
– “Evet, ya Aişe tabi seviyorum!”
- Hz.Aise dahasını da merak ediyordu. Acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu.
– “Beni nasıl seviyorsun?” Peygamberimiz (s.a.v) sevgi şeklini tanımladı eşine:
– “Kördüğüm gibi.”
Bu cevap Hz. Aişe’yi çok sevindirdi.Çünkü kördüğüm açılmazdı. Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
- Alacağı cevap onu cok mutlu ettiği için, Hz Aişe sık sık sorardı:
– “Ey ALLAH’ın Resulü, kördüğüm ne alemde?” Peygamberimiz(s.a.v), Hz.Aişe’yi memnun eden cevabı verdi her defasında:
– ” ilk günkü gibi. ”
Kördüğüm gibi sevilmeyi hakeden hz Aişe idi, ama ümmetin kızları da bu sevgiye talib... Dilerim Allah kalbi naif kızların karşısına aynı naiflikte, peygamber sav ahlakıyla ahlaklanmış bir eş çıkarır.
Şu an Eşref Saat kitabını okuyorum, tavsiye ederim.
Yaşamak, 1984, Kardeşimin Hikayesi kitaplarını da tavsiye ederim. Farklı türlerden beğendiğim kitaplar.
Kitabı okuyalı biraz zaman geçti ama yinede kısa bir değerlendirme yapmak istedim.
Hayatımda ilk defa bir kitap karakterini -deyim yerindeyse- alnının çatından vurmak istedim... Bir karadeniz atasözü şöyle der; “herkesin damaruna basun ama bizimkindan atlayarak geçun.” Direk tüfeğe sarılma eğilimimiz genlerden geliyor Neyse konumuz bu değil.
Karakterimiz, bir adamın yapmaması gereken ne varsa hepsini yaptığı için kendisinden nefret ederek okuyorsunuz kitabı. Ama bu kitabı bitirme isteğinizi törpülemiyor, aksine çok hızlı akıyor iki gün gibi bir süre bile fazla bu kitap için. Olaylar hızlı ilerliyor ve film izler gibi aklınızda canlandırarak okuyorsunuz. -Filmi de var kitabın, 1994 yılında çekilmiş. İngilizce altyazıya çevirmişler ama Türkçe çevirisi yok.-
Toparlayalım konuyu, bir söz vardır diyeceğim yine; “edebi edepsizden öğrendim” diye. Bence kitaptan çıkaracağımız kıssadan hisse olayı bu. Spoiler olmasın diye olaylara değinmiyorum, okunmasını tavsiye ediyorum, ama sinirlerinizin bozulacağını ve üstüne bir süre savaş ve aile facialarıyla ilgili kitap okumak istemeyeceğinizi de not ekleyeyim. İyi okumalar diliyorum herkese.
Cenabıhakk’ın insanlara bahşettiği en büyük nimet, olan bitenleri zapt etmek kabiliyeti değil, ondan daha kuvvetli olan unutmak kudretidir.
Her an, her şeyi hatırlamış olsaydık halimiz ne feci olacaktı hiç tasavvur ettiniz mi?
Neyin karşılığı bilmiyorum ama bu dünyada bana verilmiş en büyük cezanın unutamamak olduğunu düşünüyorum. Ne iyiyi, ne kötüyü. Bu yüzden unutmayı başaramadığım için empati yaparak karşımdakinin bakış açısıyla düşünüp ona hak vermeye çalışıyorum. Yoksa hayatımdaki insan sayısı iki elin parmaklarını geçemezdi...