Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fakat yalnızlığının açlık, yokluk, hastalık gibi ölümcül bir şey olmadığını da hatırlatıyor kendisine. Yok edilmesi şart değil.
Sayfa 358Kitabı okudu
145 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Adem'den Âdem'e
"Çölde aradığın şey çölde bulduğun şeydir." Yok oluyoruz! Var olmaya dair tüm bilgilerimizi yitirdik.Bedenimize hiçlik cübbesi giydirip ruhumuzu da aynı süratle boşalttık.Merhamete,aşka olan inancımızı körelttikçe göğsümüzde koca bir yarık oluştu ve biz o yarığa alemi yerleştirsek de dolduramaz olduk.Çünkü arzularımızın küreğiyle
Var Olmak
Var OlmakNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 20183,923 okunma
Reklam
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: “Vâkıa sûresi her gece okuyan kimse, yokluk yüzü görmez.” (İbnü’s-Sünnî, 680)
"İnanmak yokluk kadar büyüktü. Tenha kaldım. Işık vardı, kimse duymadı."
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
263 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Öncelikle beni Allende ile tanıştıran
K.
K.
ya teşekkür ederek başlamak istiyorum. Yazarın iki kitabını okumuş oldum ve gerçekten de hayran kaldım onu belirteyim. Ve
Ruhlar Evi
Ruhlar Evi
ni okuduktan sonra bu kitabı da oku diyen
Ebru Ince
Ebru Ince
ablaya da ayrı bir teşekkür edeyim.
Aşktan ve Gölgeden
Aşktan ve GölgedenIsabel Allende · Can Yayınları · 2012161 okunma
Yusuf-ı güm-geşte bâz âyed be-Ken’ân gam ne-hor Külbe-i ahzân şeved rûzî gülistân gam ne-hor Döner yine Kenân’a kaybolan Yûsuf, üzülme Üzüntüler kulübesi gül bahçesi olur bir gün, üzülme İyileşir durumun ey gam çeken gönül kaygılanma Geçer bu çılgınlığın, sakinleşir başın, üzülme Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün Bir kararda kalmaz
Reklam
"Aslında" diyordu, "varlık yokluktur, yokluk da varlık! Hepsi gören göze bağlı! "
Sayfa 76
Uzaklaştıkça vurur hastalıklar Hepimizi yokluk tüketir, tükeniriz yoklukla birlikte. Zamanın suratı asık, evren iğrenç.
Ne bileceksin, varlık nedir, sen nesin? Esen yel üstüne kurulmuş senin dünyan. Bir varlık seninki, iki yokluk arasında: Ne varsa çevrende hep hiçlik, sen de öyle.
Sayfa 167
"Memleketimden ayrıldım, çünkü sekiz ya da on yaşlarındaki küçük kızların yirmi sentlik cüzi ücret karşılığında günde on beş saat çalışmak zorunda olduğunu gördükçe gözyaşlarımı tutamıyordum. On sekiz ya da yirmi yaşlarındaki genç kızlar, alay konusu yevmiyeler için günde on beş saat çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Ve bunlar, sadece benim halkımın değil, çalıştıkları fabrika oluk oluk zenginlik üretirken, ekmek kabuğu için bütün gün alınteri döken bütün işçilerin başına geliyor. Işçiler, en kötü koşullarda yaşamak zorunda bırakılıyor, bir parça ekmek, birkaç kaşık pirinç ve suyla besleniyor ve otuz-kırk yaşlarında bitkin düşüp hastanelerde ölüyorlar. Üstelik aşırı çalışma ve kötü beslenme yüzünden, bu mutsuz insanların yüzlercesi birden -doktorların söylediğine göre, ülkemde kötü beslenen, çok çalışan ve yokluk içinde yaşayanların yakalandığı bir hastalık olan-pelegra yüzünden yitip gidiyor. "Kasabalarda bol miktarda ekmek ve giysi olmasına karşın, bir sürü aç insan ve acı çeken çocuk gördüm. Ihtiyaç duyanlara verilebilecek kıyafet ve yün kumaşla dolu pek çok büyük mağaza, buğday ve mısır dolu depolar gördüm. Ve buna karşın, çalışmayan, hiçbir şey üretmeyen, başkalarının emeğiyle yaşayan; her gün zevkleri uğruna binlerce frank harcayan, işçilerin kızlarını ayartan, kırk-elli odalı evleri, yirmi-otuz kadar atı, bir sürü hizmetçisi olan, kısacası hayatın bütün zevklerine sahip insanlar da gördüm,
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.