"Çölde aradığın şey çölde bulduğun şeydir."
Yok oluyoruz!
Var olmaya dair tüm bilgilerimizi yitirdik.Bedenimize hiçlik cübbesi giydirip ruhumuzu da aynı süratle boşalttık.Merhamete,aşka olan inancımızı körelttikçe göğsümüzde koca bir yarık oluştu ve biz o yarığa alemi yerleştirsek de dolduramaz olduk.Çünkü arzularımızın küreğiyle
Yusuf-ı güm-geşte bâz âyed be-Ken’ân gam ne-hor
Külbe-i ahzân şeved rûzî gülistân gam ne-hor
Döner yine Kenân’a kaybolan Yûsuf, üzülme
Üzüntüler kulübesi gül bahçesi olur bir gün, üzülme
İyileşir durumun ey gam çeken gönül kaygılanma
Geçer bu çılgınlığın, sakinleşir başın, üzülme
Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün
Bir kararda kalmaz
Ne bileceksin, varlık nedir, sen nesin?
Esen yel üstüne kurulmuş senin dünyan.
Bir varlık seninki, iki yokluk arasında:
Ne varsa çevrende hep hiçlik, sen de öyle.
"Memleketimden ayrıldım, çünkü sekiz ya da on yaşlarındaki küçük kızların yirmi sentlik cüzi ücret karşılığında günde on beş saat çalışmak zorunda olduğunu gördükçe gözyaşlarımı tutamıyordum. On sekiz ya da yirmi yaşlarındaki genç kızlar, alay konusu yevmiyeler için günde on beş saat çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Ve bunlar, sadece benim halkımın değil, çalıştıkları fabrika oluk oluk zenginlik üretirken, ekmek kabuğu için bütün gün alınteri döken bütün işçilerin başına geliyor. Işçiler, en kötü koşullarda yaşamak zorunda bırakılıyor, bir parça ekmek, birkaç kaşık pirinç ve suyla besleniyor ve otuz-kırk yaşlarında bitkin düşüp hastanelerde ölüyorlar. Üstelik aşırı çalışma ve kötü beslenme yüzünden, bu mutsuz insanların yüzlercesi birden -doktorların söylediğine göre, ülkemde kötü beslenen, çok çalışan ve yokluk içinde yaşayanların yakalandığı bir hastalık olan-pelegra yüzünden yitip gidiyor.
"Kasabalarda bol miktarda ekmek ve giysi olmasına karşın, bir sürü aç insan ve acı çeken çocuk gördüm. Ihtiyaç duyanlara verilebilecek kıyafet ve yün kumaşla dolu pek çok büyük mağaza, buğday ve mısır dolu depolar gördüm. Ve buna karşın, çalışmayan, hiçbir şey üretmeyen, başkalarının emeğiyle yaşayan; her gün zevkleri uğruna binlerce frank harcayan, işçilerin kızlarını ayartan, kırk-elli odalı evleri, yirmi-otuz kadar atı, bir sürü hizmetçisi olan, kısacası hayatın bütün zevklerine sahip insanlar da gördüm,