Gene uzakta, çok uzakta bir köy mü, yoksa oba damları mı (yayla evleri) olduğu pek belli olmayan, fakat birer yapı oldukları hayal meyal seçilen bir şeyler gözüküyor; ama bunlar ufukta, kâh havada duruyorlarmış gibi, kâh azgın sellerin durgunlaşan suları içinde yüzüyorlarmış gibi gözüküyorlar. Baktıkça sular büyüyor, ışıldıyor, parıldıyor, bir göl oluyor, bütün ufku, bütün ovayı kaplayan bir deniz oluyor. Bu bir deniz olamaz. Burada, biliyorum, bir göl de yok. Fakat tren mesafeyi kısaltıyor ve deniz küçülüyor, yavaş yavaş göl oluyor ve sonra küçük bir havuz bile olmadan birden kayboluveriyor. Ve kâh havada uçuşuyorlarmış, kâh denizde yüzüyorlarmış gibi görünen evler ve her şey yerli yerine oturuyor. Acep bu serap, ovanın neye hasret çektiğini biliyor da, onun için mi gözlere böyle deniz gibi gözüküyor...