Kimi vakit şimdi bildiğimden daha çok bir şey öğrenmek istemiyorum gibi geliyor bana.
"Niçin?"
"Çünkü upuzun bir dizinin bir parçası olduğunu bildikten sonra, öğrenmenin ne yararı var ? Eski bir kitapta da tıpkı benim gibi biri olduğunu öğrenmek, benim de aynı onun gibi yaşayacağımı bilmek... Beni üzüyor hepsi bu. En iyisi; geçmişinin de geleceğinin de binlerce, binlerce kişininkinden farksız olduğunu hiç hatırlamamak galiba."
"Nasıl? Gerçekten bir şey öğrenmek istemiyor musun yani?"
Tess, sesi hafifçe titreyerek, "güneşin neden kötülerin de, iyilerin de üzerinde aynı parlaklıkla parladığını bilmek isterdim," diye karşılık verdi. "Ama bunu da kitaplar öğretemez bana."
Orada kendini kral addedenlerin nicesi
Debelenecek burada pisliğe bulanmış domuz gibi
Geride bırakarak suçlarıyla kirlenmiş isimlerini
Dedim ki; ah üstadım görsem keşke battığını o ruhun necasete henüz yol alırken biz bu gölde... dedi ki bana görmeden karşı sahili daha ulaşacaksın bu arzuna halisliğine böylesi münasip düşer zira
“Söyleyeceklerim belki anlaşılmaz gelebilir ama” dedi, “güzelliğin bu derecesi içimde sevinçle birlikte bir acı duygusu yaratıyor. Belki de insan olmanın sınırlarının aşıldığını hissediyorum. Varoluşsal bir boşluğa düşüyorum. İnsan böyle bir şeyi nasıl yaratabilir, nasıl yaratabilir? Tanrı’nın sesi bu!”