Evet bu iki adam yerden topladıkları bunca şeyi hemen ağızlarına atıyor, çiğniyor ve yutuyorlardı. Bu olay dünyanın en büyük, en zengin ve en güçlü İngiltere'sinin başkentinde 1902 yılının yirmi ağustosunda, akşamın altıyla yedisi arasında oluyordu.
Çamurlu, balgam dolu kaldırımda gördükleri portakal ve elma kabuğu parçalarını, üzüm çöplerini alıp yiyorlardı. Erik çekirdeklerini dişleriyle kırıyor, içlerini çıkarıyorlardı. Bezelye büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, ne olduğu anlaşılamayacak denli kirlenip kararmış elma koçanlarını toplayıp ağızlarına atıyorlar, çiğneyip yutuyorlardı. Bunlar Tanrı'nın senesi 1902'de, 20 Ağustos gününün akşamı saat altıyla sekiz arasında, dünyanın gördüğü en büyük, en zengin ve en güçlü imparatorluğun merkezinde yaşanıyordu.
Bazıları,Leninizmde esas olanın,Marksist tezlerin eyleme geçirilmesi,bu tezlerin 'uygulanması' olması anlamında,Leninizmin,pratiğin teoriye göre önceliği olduğunu,teoriye gelince,Leninizmin bu bakımdan oldukça umursamaz olduğunu sanıyorlar.Plehanov'un defalarca,Lenin'in teoriye ve özellikle felsefeye ilişkin 'umursamazlığı' ile alay ettiği
Çizgi romanımızın konusu oluşturan kurgunun temelleri:
1888 yılında Londra'nın Whitechapel semti sonradan ün kazanacak bir seri cinayete sahne oldu. Burası kentin en fakir ve kötü ün yapmış bölgelerinden biriydi. Polisin bile girmeye çekindiği bir tür kurtarılmış bölge idi. Şiddet her an gündemde olmasına rağmen, cinayetlerin işleniş şekli
OTOBİYOGRAFİ
1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
OTOBİYOGRAFİ
1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
Çamurlu ve balgamlı kaldırımlardan, portakal, elma kabukları, üzüm salkımları topluyor ve bunları yiyorlardı. Dişleriyle yeşil erik çekirdeklerini kırıyor, içlerini yiyorlardı. Bu iki adam fasulye tanesi büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, kimsenin elma koçanı demeyecek kadar kararmış, pis elma koçanlarını topluyorlar, onları ağızlarına atıyorlar ve çiğneyip mideye indiriyorlardı. Ve bunlar, Tanrı'nın 1902 yılının 20 Ağustosu'nda, saat akşamın altısıyla yedisi arasında, dünyanın görüp görebileceği en büyük, en zengin ve en güçlü imparatorluğunun tam göbeğinde oluyordu.