Marks da Spinoza'nınkine benzer bir görüşü dile getirmiştir: "Bir köpek için neyin yararlı olduğunu bilmek istiyorsak köpeğin doğasını incelememiz gerekir: Bu doğanın kendisi yarar ilkesinden çıkarımsanmamalıdır. Bunu insana uyguladığımızda tüm insansal eylemleri, akımları ilişkileri vs.'yi yarar ilkesi aracılığıyla eleştirecek olan biri, ilkin genelde insan doğasını ele almalı, sonra her tarihsel dönemdeki değişikliğe uğramış insan doğasını incelemelidir. Bentham bu işi çok kısa yoldan bitiriyor. Büyük bir tecrübesizlikle modern satıcıyı, özellikle de İngiliz satıcısını normal insan olarak ele alıyor." Karl Marks, Capital, Çev.: Samuel Moore ve Edward Aveling (New York: The Modern Library, Random House) I, 688. dipnot. Önemli felsefi ayrımlara karşın, Spencer'ın etiğe ilişkin görüşü, ‘iyi' ve 'kötü'nün insanın özel yapısından doğduğu ve davranışbilimi'nin insana ilişkin bilgimize dayandığı doğrultusundadır. J. Stuart Mill'e yazdığı bir mektupta Spencer diyor ki: "Benim savunduğum görüş, yerinde bir sözcükle doğru 'davranışın bilimi' diye adlandırılan ahlaklılığın (Morality) belli davranış biçimlerinin nasıl ve niçin yırtıcı, belli başka davranış biçimlerinin ise yine nasıl ve niçin yararlı olduğunu belirlemeyi kendisine konu olarak alan görüştür. İyi ve kötü sonuçlar, rastlantısal olamazlar. Onlar nesnelerin yapısı gereği zorun sonuçlardır". Spencer'in The Principles of Ethics'te alıntı olarak ver Bkz. cilt, (New York: D. Appleton Co., 1902). s. 57.
BU DAR, TÜKÜRÜĞE BULANMIŞ KALDIRIMLARDAN PORTAKAL, ELMA KABUĞU VE ÜZÜM ÇEKİRDEKLERİ TOPLUYORLAR VE ONLARI YİYORLARDI. İÇLERİNDEKİ ÖZÜ YİYEBİLMEK İÇİN İRİ ERİKLERİN ÇEKİRDEKLERİNİ DİŞLERİYLE KIRIYORLARDI. BEZELYE TANESİ YA DA ELMA ÇEKİRDEĞİ KADAR KÜÇÜK, KİRLE VE KÜFLE KAPLI EKMEKLERİ, BİZ ASLA ELİMİZE BİLE ALMAK İSTEMEZKEN, BU ADAMLAR ONLARI AĞIZLARINA KOYUYORLAR, ÇİĞNİYORLAR VE YUTUYORLARDI. VE BUNU 20 AĞUSTOS 1902 AKŞAMI, SAAT ALTI İLE YEDİ ARASINDA, DÜNYANIN BUGÜNE KADAR GÖRDÜĞÜ EN ZENGİN, EN GÜÇLÜ VE EN MÜKEMMEL İMPARATORLUĞUN KALBİNDE YAPIYORLARDI.
Reklam
Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar: Kitabın tam adı Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar-Birinci Bölüm: En Eski Zamanlardan Başlayarak Apar Sülâlesinin Düşmesi Tarihi Olan Milâdî 552'ye Kadar şeklindedir. Kitabın hazırlanma ve yayımlanma macerasını önsözün sonunda Atsız şöyle anlatır: "Bu kitabı 1933'te yazmağa başlamıştım. Malatya Orta
Bu İngilizlere ne demeli?
" Kudüs'ü ve Filistin'i ziyaretinden sonra, Arap nüfus yoğunluğundan dolayı Yahudilerin buraya kitlesel olarak göç ettirilemeyeceğine kani olan Theodor Herzl, 22 Ekim 1902'de İngiliz Koloniler Bakanı Joseph Chamberlain ile bir görüşme yapmıştı. Yahudiler için Sina Yarımadası'nın kuzey kıyısındaki Ariş bölgesini veya Kıbrıs adasını yurt olarak talep eden Herzl, İngiliz muhatabı tarafından kibarca reddedildi. "
Sayfa 98 - Ketebe Yayınları, İkinci Basım, Şubat 2024Kitabı okudu
Talat Tekin'den 60 yıl evveli:
Atsız, Orhun dergisindeki tefrikanın önsözünde "Mehazlarım herkesin bildiği mehazlardır. Burada yeni olan şey görüş ve usuldür." diyerek tevazu gösteriyorsa da "görüş ve usul”ün dışında da eserin önemli olduğunu belirtmeliyim. "Herkesin bildiği kaynaklar"daki bilgilerin bir araya getirilip sıraya konularak Hunların,
Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar: Kitabın tam adı Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar-Birinci Bölüm: En Eski Zamanlardan Başlayarak Apar Sülâlesinin Düşmesi Tarihi Olan Milâdî 552'ye Kadar şeklindedir. Kitabın hazırlanma ve yayımlanma macerasını önsözün sonunda Atsız şöyle anlatır: "Bu kitabı 1933'te yazmağa başlamıştım. Malatya Orta
Reklam
“1902 yılında eşi ve beş çocuğunun annesi olacak Emma Rauschenbach’la nişanlandı. Jung bu zamana dek bir günlük tuttu. Günlüğündeki son yazılardan olan Mayıs 1902 tarihli notta şöyle yazmıştı: “Artık kendimle yalnız değilim, korkutucu-güzel yalnızlık duygusunu ancak yapay olarak anılarımda çağırabiliyorum. Bu da sevginin karanlık yüzü.” Jung için evliliğinin anlamı alıştığı yalnızlığından uzaklaşmasıydı.”
C. G. Jung Kimdi?
Günlüğündeki son yazılardan olan Mayıs 1902 tarihli notta şöyle yazmıştı: “Artık kendimle yalnız değilim, korkutucu-güzel yalnızlık duygusunu ancak yapay olarak anılarımda çağırabiliyorum. Bu da sevginin karanlık yüzü.”
Sayfa 8 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Yapraklar düşüyor, sanki çok yükseklerden inercesine, sanki göklerdeki uzak bahçeler sararıp soluyor; düşüyorlar “hayır” dercesine. Ve o ağır dünya düşüyor geceleri yıldızlardan, yalnızlığa. Hepimiz düşüyoruz. Şu el, düşüyor. Bak başkalarına: Herkesinki öyle. Ama biri var, bu düşüşü ebedî bir şefkatle tutuyor ellerinde. 11 Eylül 1902 Paris
Sayfa 33 - AyrıntıKitabı okuyor
"Orta Doğu" kavramı, diğer bölgeler gibi kendi içinde tutarlı bir tanımlamaya sahip olmayıp tanımlaması daha ziyade sübjektif çerçevede yapılır. Bahsi geçen kavram, ilk kez 1902 yılında Amerikalıların ünlü deniz istihbaratçısı ve Amerikan deniz politikasının babası olarak bilinen Alfred Thayer Mahan'ın, National Review isimli dergide yayımlanan "The Persian Gulf and lnternational Relations" başlıklı makalesinde yer alır. Mahan bu makalesinde, Basra Körfezi'nin dünya ekonomisi ve deniz hakimiyeti üzerindeki büyük rolü ve önemini anlatırken, Orta Doğu (Middle East) kelimesini Arap yarımadası ve Hindistan arasındaki bölge için kullanır.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.