1919 senesi...
Her yanda bilinmezlik kol geziyor
30 Ekim 1918' de mütareke yapılmış ve üç gün sonrasında yurdun her bir yanına düşman çekirge istilası misali doluşmuş.
Biri çıkıyor(Mustafa Kemal Atatürk) ve bu oldubitti silsilesini umursamıyor asla karamsarlığa kapılmıyor daha ilk andan "Geldikleri gibi giderler", diyor.
Sivas'ta kongre toplanıyor. Amerikan mandasını savunan bir delege alıntıdaki konuşmayı yapıyor.
O gün ekonomik sıkıntılar bir ülke için ne kadar ciddi bir mevzuysa bugün aynı ülke için bir o kadar ciddi önem arz etmektedir.
Tarihte yer etmiş bütün medeniyetler zenginlik ve refaha kavuşmak için savaşlar, barışlar, anlaşmalar, işgaller, icatlar, reformlar yapmıştır. Tarih koca bir tekerrürdür ve tekerrür ettiği asıl mesele de bence şudur ki: Büyük balık küçük balıkları hep yemiştir ve yiyecektir.
Ve bu ülkenin her bir neferi küçük balık olmaktan kurtulmak için her gün daha ileride olmak için çabalamalıdır.
Etrafımız adeta ateş çemberi bizi de çemberin potasında eritmek için türlü planlar hep denendi ve denenecek.
Anka kuşu küllerinden doğar.Bu ülke bir kere küllerinden doğdu bir daha küle dönmesin diye çalışmalı...
Her şeye rağmen inancım var yılmayıp tekrar tekrar var olacağımıza.