Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İkramın reddedilmesinden hoşlanmazlardı
Hz.Ali'nin huzuruna iki kişi girdi. O da onlar için iki minder serdi. Gelenlerden biri kendisine ikram edilen mindere,diğeri ise yere oturdu.Bunun üzerine Hz.Ali yere oturan kişiye "Kalk ve senin için serilmiş olan minderin üstüne ötur.Çünkü merkeplerin dışında hiç kimse kendisine yapılan ikramı reddetmez" dedi.
Allah'ın kitabı ile meşgul olmadıkları günü kayıp sayarlardı
Hz.Osman şöyle buyurmuştur: "Üzerimden Allah'ın kitabını açıp okumadığım bir gün ya da gece geçsin istemem."
Reklam
salâvat;günahları,suyun ateşi söndürmesinden daha iyi imha eder.
Hz. Ebubekir şöyle buyurmuştur: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e getirilen salâvat; günahları, suyun ateşi söndürmesinden daha iyi ve daha fazla imha eder. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e verilen selâmsa köle azat etmekten daha üstündür. Aynı şekilde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i sevmek de can bağışlamaktan ya da Allah yolunda çalınan kılıç darbelerinden daha efdaldir."
Ancak yararlı ve gerekli şeyleri sorarlardı
İbni Abbas der ki: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından daha hayırlı bir kavim görmedim.Onlar Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat edinceye kadar sadece on üç soru sordular.Bu suallerin hepsi Kur'ân'da vardır.Mesela: 'Senden yetimleri soruyorlar'. 'Senden içki ve kumarı soruyorlar. 'Senden hayız hakkında soruyorlar, 'Senden ganimeti soruyorlar', 'Senden neyi infâk edecekleri soruyorlar.Ashab ancak gerekli ve yararlı olan şeyleri soruyorlardı."
Hadis rivâyetinde çok hassastılar
İbn Mes'ud, çoğu zaman bir yıl geçtiği hâlde,Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden bir tek hadis rivayet etmezdi.Birgün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden bir hadis rivâyet edecek oldu; hissettiği mesuliyetten rengi kaçtı ve alnından boncuk boncuk ter akmaya başladı.
Gerçek Fıkıh Alimi Tanımı
İnsanları ümitsizliğe düşürmekten sakınırlardı. Hz.Ali şöyle buyurmuştur: "Size gerçek fıkıh âlimini haber vereyim mi?Gerçek fakîh insanları Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyen,onlara Allah'a isyan hususunda cesaret vermeyen ve O'nun azabından emin kılmayan ve Kur'ân-ı Kerim'i aslâ terketmeyen kişidir.İçerisinde bilgi ve şuur olmayan bir ibâdette hayır olmadığı gibi içerisinde amel olmayan bilgide de hayır yoktur.Aynı şekilde içinde takvânın olmadığı ibâdette ve içerisinde düşünmenin bulunmadığı okumada da hayır yoktur."
Reklam
Susmanın öğrenilmesi gerektiğini söylerlerdi. Ebud-Derdaradıyallahu anh şöyle buyurmuştur: "Konuşmayı öğrendiğiniz gibi susmayı da öğrenmelisiniz.Çünkü susmak büyük bir yumuşaklık hâlidir.Senin başkalarını dinlemeye isteğin konuşma isteğinden daha fazla olmalıdır.Seni ilgilendirmeyen hiçbir konuda konuşma. Ortada bir tuhaflık yokken insanları güldürmeye çalışarak kendini küçük düşürme.Sakın boş şeyler peşinde de koşma.
"EN HAYIRLI AZIK TAKVA"
Hz.Ali bir mezarlığın yanından geçerken şunları söyledi: "Ey kabirlerde yatmakta olanlar! Ey çürümeye mahkum olanlar! Ey karanlık ve tenha yerlerin sakinleri! Neler söyleyeceksiniz? Bizim söyleyeceğimiz şudur ki siz ölenlerin malları taksim edildi, çocukları yetim kaldı.Hanımları başka kocalar buldu.İşte biz dünyalıların size söyleyebileceğimiz şeyler bunlardır? Peki, sizler neler söyleyeceksiniz?" Bu sözlerden sonra yanındakine dönerek: "Eğer kabirlerde yatanlara cevap hakkı verilmiş olsaydı onlar Azığın en hayırlısı takvȧdır' diyeceklerdi" buyurdu.
Hz.Ali'ye: "Seni korumamızı ister misin?" diye soruldu.Oda: "Her kişinin koruyucusu kendi ecelidir" buyurdu.
Ekonomik krizin nedenlerinden biri bu "şükürsüzlük"
Hz.Ali şöyle buyurmuştur: "Nimetin artışı şükre bağlıdır.Şükür arttıkça nimet de artar.Bu ikisi aynı ipte ve yanyana bulunmaktadırlar. Kuldan gelen şükür kopmadıkça Allah'tan gelen artış da kopmaz."
Reklam
En sevdiklerini Allah için fedâ ederlerdi. Abdullah bin Ömer devesine binmiş giderken, devenin yürüyüşünden hoşlanarak deveyi çöktürdü. Yanında bulunan Hz.Nafi'ye, devenin semerini indirmesini söyledi.Semeri indirildikten sonra ona: "Sen hiç bu kadar güzel başlı bir deve gördün mü?" diye sordu.Hz.Nâfi, Abdullah'ın deveyi hacda kurban edeceğini anlayarak "Bu deveye yazık olur, satarsan parasıyla birkaç tane kurbanlık deve alabilirsin" dedi.Hz.Abdullah onu dinlemedi; deveyi işaretlemesini ve kurbanlık develerin arasına katmasını söyledi.
"Dua'ya karşı çok istekliydiler"
Ebû Ümâme el-Bâhili şöyle anlatıyor: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde hücre-i saadetlerinden çıktıklarında bizim kendisinden duâ beklediğimizi sezerek Rabbim! Bizi bağışla ve bize merhamet eyle! Bizden râzı ol ve amellerimizi kabul eyle! Bizi ateşten koru ve işlerimizin rast gelmesini sağla!' dediler. Sonra da bizim duâyı daha fazla uzatmasını istediğimizi anlayarak Ben sizin için en geniş ve hiç bir eksik bırakmayan bir dua ettim' buyurdular."
"Gizli şehvetten korkarlardı"
Ebûd-Derda radıyallahu anh şöyle buyurmuştur Ey insanlar! Sizler için, sizi gaflete düşürecek, nimetteki gizi şehvetten korkuyorum.Bu da tıka-basa yeyip karnınızı doyurduğunuz hâlde ilimce aç olduğunuz zamandır.En hayırlınız. arkadaşına Gel ölmeden önce oruç tutalım,en kötünüz de arkadaşlarına 'Gelin,ölmeden önce yeyip içelim ve eğlenelim diyen kişidir.
"ALLAH'A İTAATİ GÜNAHLARDAN NEFRET OLARAK GÖRÜRLERDİ"
Hz. Ebubekir, Amr b.As'a gönderdiği bir mektubunda şöyle demişti: "Ey Amr! Şunu bil ki,Allah Teâlâya en fazla itaat eden,günahlardan en fazla nefret eden kimsedir.Öyleyse Allah'a itaat et ve arkadaşlarına da Allah'a itaat etmelerini tavsiye et."
"Kalbin sıhhatine daha çok önem verirlerdi"
Acemlerden birkaç kişi Abdullah b.Mes'ud'un yanına geldi. Müslümanlar onların cüsselerine ve endamlarına hayret ettiler. Bunun üzerine İbn Mes'ud şunları söyledi: "Siz kafirleri cismen sıhhatli kalbense hastalıklı,diğer taraftan müminleri kalben sıhhatlı cismense hastalıklı olarak görürsünüz.Allah'a yemin ederim ki eğer bedeniniz sıhhatli fakat kalbiniz hasta olsaydı Allah katında,pislik yuvarlayan böcekten daha değersiz olurdunuz."
55 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.