Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
182 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İslam âlimleri buyuruyor ki: • Selef-i salihinin, Eshab-ı kiramın, Evliyanın hayatlarını okumak, iyi huylu olmaya sebep olur. (Berika) • Lüzumundan fazla fıkıh bilgisi öğrenirken,Evliyanın sözlerini ve hayatlarını öğrenmek müstehab olur.Bunları okumak,kalbde ihlâsı arttırır. (Hadika) • İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: Çok çalışınca,çok ibadet yapınca,beden yorulur.Hareket etmek istemez.Bu zaman uyumakla veya salihlerin hayat hikâyelerini okumakla yahut mubah olan eğlencelerle bedeni neşelendirmeli. Böyle yapmak,usanarak ibadet yapmaktan efdaldir.(İ. Ahlakı) • Sıbgatullah Arvasi hazretleri de buyuruyor ki: Evliyanın menkıbelerini okumak, dinlemek muhabbeti artırır.Eshâb-ı kiramın menkıbeleri,imanı kuvvetlendirir, günahları mahveder. (E. Ansiklopedisi) Bu yüzden Peygamberlerin,sahabelerin,evliyaların,Allah dostlarının hayatı kesintisiz,devamlı okunmalı.Mümkünse bütün aile biraraya gelmeli her akşam bir hayat okunmalı. Kitap kuşe baskı dergi kalitesinde özenilmiş.Zaten kitapçıda kapağı dikkatimi çekmişti ve içinin kısa kısa bölümlerden oluşması cazip geldi,ara ara açınıp okunabilir. Bu zamana okuduğum kitaplar arasındaki farkı (sav),(ra),(ks) gibi kısaltmaların olmaması uzun uzun yazılması çok hoşuma gitti.Edebin bu denli gözeltildiği bir kitap daha görmedim.Tavsiye ederim.
365 Sahabe Ölçüsü
365 Sahabe ÖlçüsüMehmet Köprülü · Erkam Yayınları · 201616 okunma
Reklam
Övgüden hoşlanamazlardı.Övgünün sevaba zarar vereceğini düşünürlerdi.
Sürekli Kur'ân'la meşgul olma gayretindeydiler.
Abdullah bin Ömer'in âzatlısı Nâfi'ye: "Abdullah evinde ne yapardı?" diye soruldu. "İnsanlar onun yaptığını yapamaz! O, her vakit namazı için yeni bir abdest alır ve bu iki vakit arasında Mushaf-ı Şerif'i açar,sürekli Kur'ân okurdu" dedi.
Enes bin Mâlik radıyallahu anh, Kur'ân-ı Kerîmi hatmettiği zaman ailesini toplar,onlarla birlikte hatim duâsı yapardı.
Reklam
Kuran da üstün,esre,ötre işaretleri nasıl meydana geldi?
Bir gün göçebe Arab'ın biri Hz. Ali'ye gelerek Hakka Sûresi'nin otuzyedinci âyeti olan "Lâ ye'külühü ille'l-hâtiün (İrin ve kan kanışımını, bilerek ve ısrarla hata edenlerden başkası yemez)" âyetini "Lâ ye'külû ille'l-hâtûn (İrin ve kan karışımını, adım atanlardan başkası yemez) şeklinde okudu ve "Ey Müminlerin Emîri! Hangimiz adım atmıyoruz ki! Şimdi hepimiz bu kan ve irinden içecek miyiz?" dedi.Bunun üzerine Hz.Ali tebessüm ederek "Sen onu yanlış okuyorsun. Doğrusu "Lâ ye'külühû ille'l-hâtiûn (İrin ve kan karışımını, bilerek ve israrla hata edenlerden başkası yemez)"dur" buyurdu. O zaman göçebe "Evet ey Müminlerin Emîri! Doğrusu senin dediğin gibidir. Allah Teâlâ kullarına asla zulmetmez" dedi. Bu olay üzerine Hz. Ali orada bulunan Ebü'l-Esved ed-Düeli'ye dönerek "Son zamanlarda Arap olmayan birçok kavim İslâm'a girmiştir. Bunlar Arap dilini iyi bilmiyorlar. Bunun için sen okumada kolaylık olmak üzere bazı işaretler koy" buyurdu.O da Hz. Ali'nin bu tavsiyesine uyarak yazıya üstün, ötre ve esre işareti koyma usulünü getirdi.
Hz.Ömer ve Hz.Osman radıyallahu anhümâ,her sabah kalktıklarında Mushaf-ı Şerifi hürmetle öpmeyi ådet hâline getirmişlerdi.Abdullah bin Ömer radıyallahu anh da her sabah Mushaf'ı eline alır,büyük bir tâzîmle öper ve duygulu bir şekilde: "Rabbimin ahdi,Rabbimin apaçık fermâni!" diye bağrına basardı.
İnsanlar hakkında ihtiyatlı konuşurlardı
Hz.Mikdad,bir insanın gerçek yüzünü,fikir ve mahiyetini öğrenmeden hüküm vermezdi. Bu hususta şöyle derdi: "Ben bir insanın sonunu görmeden onun hakkında iyi veya fena bir şey söylemem.Çünkü bu hususta Rasûlullah'a sorulmuştu da, o şu cevabı vermişti: İnsanın kalbi kadar değişen bir şey yoktur."
Reklam
Allah'ın takdirinin daha hoş olduğuna inanırlardı
Sad ibni Ebi Vakkas'ın hayatının sonuna doğru gözleri görmez olmuştu. Ziyaretine gelen birisi: "Sen, duâsı kabul edilen birisin. Kendin için de duâ etsen ve gözlerin açılsa olmaz mı?" diye sordu. Hz. Sad teslimiyet içerisinde şu cevabı verdi: "Oğlum, Cenâb-ı Hakk'ın benim hakkımdaki takdiri, gözlerimin görmesinden daha iyidir!
Çok incelikli bir bakış açısı ya hu.
Âişe radıyallahu anhâ bir yoksula yardım ettiği zaman,yoksulun hayır duâsına karşılık aynı duâ ile mukâbelede bulunurdu.Kendisine: "Hem mal veriyorsun hem de duâ ediyorsun,bu nasıl oluyor?" diye sorulduğunda şu cevabı vermiştir: "Onun yaptığı duânın,benim sadakamın karşılığı olmasından korkuyorum.Bana yaptığı duânın aynısını ona yapıyorum ki,sadakam hâlis olsun,böylece infâkımın mükâfatını sadece Allah'tan beklemiş olayım."
Yeni seneye-aya girdiklerinde duâ ederlerdi
Abdullah bin Hişam diyor ki: "Allah Rasûlünün sahâbîleri, yeni bir seneye veya aya girdiklerinde: Ey Allah'ım! Yeni yılın/ayın emniyetle, imanla, selâmetle, İslâm'la, Rahmandan bir nza ile ve şeytandan korunarak girmesini bize nasib eyle!' derlerdi.
Yeme içmede itidali tavsiye ederlerdi
Hz.Ömer şöyle buyurmuştur: "Sakın yeme ve içmede aşırıya gitmeyiniz. Çünkü tıkabasa yeyip içmek vücudu bozduğu gibi çeşitli hastalıklara da yol açar.İnsanda ibâdetlere karşı tembellik ve üşengeçlik doğurur. Her hususta olduğu gibi yeme-içme hususunda da daima normal bir şekilde hareket ediniz.Çünkü bu vücut için daha yararlı ve israftan da uzaktır......"
Oruç da olsalar dâvete icabet ederlerdi
Muğire b. Şu'be evlendi ve Halife Hz.Osmanı velime yemeğine davet etti.Hz.Osman düğüne geldiğinde "Ben oruçluyum.Ancak dâvete icâbet etmemek hoşuma gitmedi. İcâbet edeyim de,bereketle duâ edeyim" dedi
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.