Hala artmaya devam eden bu karmaşıklığın bir parçası olmaktan sıkıldım artık. Hayat o kadar içinden çıkılmaz bir hal aldı ki hepten vazgeçmek istiyorum hayattan. Ama sonra hepten vazgeçmekten de vazgeçiyor gayet iyi bildiğim o hüsran duygusuna bırakıyorum kendimi ki bundan da çok sıkıldım.
Bir kez sevmiş olan ve hâlâ seven biri kendini aşka elverişli bir hale getirmenin ne kadar zor olduğunu ne kadar uzun sürdüğünü bilir. İnsan acı çekerken anlar aşk için emek vermeye bir daha kolay kolay kalkışamayacağını. Çekilen acı bir tür aşk tembelliği yaratır. Acı çeken kişi, bu kadar ağır bir işi boşu boşuna yaptığından korkar.
Tiksinti duydu birden adamlardan ve herkesten. Herkesten tiksinince de yalnızlık büyüdü içinde. Yalnızlık büyüyünce anlam kayboldu. Yalnızlık boşluğa arkadaştı. Herkes kendisiyle dolduruyordu anlamsızlığın yarattığı boşluğu ya da tersi, boşluğun yarattığı anlamsızlığı, her neyse işte
Tembel işte,” dedi. “Hayatını değiştirmeyi düşünmeyen, giderek daha az şeye razı olan, hiçbir şeye itiraz etmeyen biri... İşten eve, evden işe yani. Bir gün kendime niye yaşadım ki bunca yılı diye sormaktan korkuyorum.”