Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdullah Kazım Düzcan

Abdullah Kazım Düzcan
@Abdullahkazim
6 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Abdullah Kazım Düzcan tekrar paylaştı.
Bugün iş saatleriyle boş zaman giderek iç içe girdikçe ve yaşamımızın her anı boyunca bizden üretken olmamiz istendikçe, iş günündeki ayrımlar yok olmaktadır. Elinizdeki akıllı telefonlarla aslında hic bir zaman işin dışına çıkamıyorsunuz veya mesai dışı çalışmış oluyorsunuz. Dahasi sayıları giderek artan bir grup insan icin sürekli erisilebilir olmak,sadece is saatleriyle ile bos zaman arasindaki sınırları muglaklastirmakla kalmayip geceleri ve uykuyu da kemiriyor.Her an her saat e-postalarini kontrol edebiliyor, ayakkabi satin alabiliyor, güncel gelismeleri takip edebiliyor veya porno sitelerine girebiliyorsunuz.Degere el konma süreci,yaşamımızın her anini kuşatma eğilimindedir. Asla uyumayan küresel bir sistem icinde üretip tüketmekteyiz. Neoliberalizmin durmak bilmeyen ritmi altinda, Jonathan Crary'nin söyledigi gibi "zamandan mahrum bırakılmaktayız”.
Reklam
Wansee Gölü kenarındaki sevgili bahçemi iki haftalığına terk ettim, yeniden Akdeniz topraklarında olabilmek için. Akdeniz (Mediterran), kelimenin tam anlamıyla yeryüzünün tam ortası demek. O halde burada yeryüzüne daha yakınım. Yeryüzüne yakın olmak' insanı mutlu eder. Ama dijital ortam yeryüzünü, Tanrı'nın yarattığı bu harika varlığı mahvediyor. Yerkürenin [terrane] düzenini seviyorum. Onu terk etmeyeceğim. Tanrı'nın bu çok değerli lütfuna karşı derin bir sadakat duygusu ve derin bir bağlılık hisse diyorum. Din, benim düşünceme göre bu derin bağlılıktan başka bir şey değil, ama bu bağlılık beni özgürleştiriyor. Özgür olmak demek etrafta vizıldamak ya da bağlantısız olmak değildir. Özgür olmak benim için bu momentte bah çede oyalanmaktır/eğleşmektir.
Bugün hâlâ kış havası içindeki bahçedeydim. Bugünlerde bahçemi daha çok özlüyorum, çünkü tam da kış zamanı benim tarafımdan bakılmak, izlenmek, kısacası sevilmek istiyor. Ne de olsa kendisi kelimenin gerçek anlamıyla kış bahçesi. Adonis çiçeğinin gümüş renginde parlayan ipeksi bir tomurcuğu var. Onun güzelliğinden nerdeyse şaş kınlığa düşecek derecede etkilenmiştim. Bu Adonis geçen yıl çiçek açmamıştı. Bahçem beni bir şekilde Tanrı'ya inanan bir insan haline getirdi. Tanrı'nın varlığı benim için artık bir inanç meselesi değil, bilakis bir kesinlik, hatta apaçık ortada olan bir şey [Evidenz]. Tanrı var, o halde va rim [Gott ist, also bin ich]. Dizlerimi korumak için aldığım sünger matımı artık ibadet için kullanıyorum. Tanrı'ya dua ediyorum: "Yarattıklarına, onların güzelliklerine öv gülerimi kabul et. Teşekkürler. Grazie!" Düşünmek teşekkür etmektir. Felsefe güzele ve iyiye duyulan sevgiden başka bir şey değildir. Bahçe en güzel iyidir, en yüksek güzelliktir, to kalon².

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yüksükotunun Latince adı Digitalis'tir. “Dijital” sözcüğü Latince digitus, yani parmak sözcüğüne işaret eder, parmak da sayı saymaya. Dijital kültür, insanları küçültüp birer par mak-varlık haline getirdi. Dijital kültür sayı sayan parmağa dayanır. Ama tarih anlatıdır. O saymaz. Saymak tarih sonrası [posthistorische] bir kategoridir. Ne tweetler, ne de enformas yon toplanıp bir hikâye oluştururlar. Timeline da bir hayat hikâyesi anlatmaz, bir biyografi değildir. Toplamsaldır [ad ditiv], öyküleyici değildir. Dijital insan sürekli sayma ve he saplamak için parmaklarını kullanır. Dijital dünya sayıyı ve saymayı mutlaklaştırır. Facebook arkadaşları da her şeyden önce birer sayıdır. Ama arkadaşlık gerçekte bir hikâyedir. Dijital dünya toplamsal olanı [Additive], saymayı ve sayıla bilir olanı bütünleştirir/totalleştirir. Hatta eğilimler bile like biçiminde sayılır. Öyküleyici olan, yoğun bir şekilde anlamını yitirir. Saymak her şeyi karşılaştırılabilir hale getiriyor. Performans ve yeterlilik sayılabilir şeylerdir. Günümüzde sayılabilir olmayan artık varlığını [Sein] sürdüremiyor. Ama Varlık öyküleyicidir, anlatıdır, sayı değildir. Sayıda hikâye ve anımsama demek olan dil eksiktir.
152 syf.
·
Puan vermedi
Yeryüzüne Övgü
Yeryüzüne ÖvgüByung-Chul Han
8.2/10 · 158 okunma
Reklam
Abdullah Kazım Düzcan tekrar paylaştı.
Neyi feda edersen, O sana ihsan edilir. Neye kıyamazsan, Onunla sınanırsın. | Mevlana |
Abdullah Kazım Düzcan tekrar paylaştı.
Kaybetme korkusuyla yaşamak ölümdür.
Abdullah Kazım Düzcan tekrar paylaştı.
İyilik bazen kötülük, kötülük bazen iyiliktir.
Abdullah Kazım Düzcan tekrar paylaştı.
“Teşhircilik toplumunda her özne kendi reklam nesnesidir. Her şey sergi değeriyle ölçülür. Teşhircilik toplumu pornografik bir toplumdur. Her şey dışa çevrilmiş, ifşa edilmiş, çıplaklaştırılmış, soyulmuş, ortaya serilmiş durumdadır. Teşhir etmenin aşırılığı her şeyi ‘tüm sırlarından arınmış olarak derhal tüketilmeye açık’ bir meta haline getirir.”
metis yayıncılık
Abdullah Kazım Düzcan tekrar paylaştı.
Şeffaflık mecburiyeti görünürlüğe tabi olmayan her şeyi şüpheli bulur.Şiddeti buradadır.
Reklam
Abdullah Kazım Düzcan tekrar paylaştı.
Görme alanında boşluk bırakmayan aşk pornografidir. Bilgide boşluk bırakmayan düşünme ise bozularak hesaplamaya dönüşür.
Sayfa 19
Abdullah Kazım Düzcan tekrar paylaştı.
Şeyler ancak görüldükleri zaman bir değer kazanırlar. Her şeyi görünürlüğe teslim eden teşhir zorlaması "uzaklık görüntüsü" olma niteliğindeki aurayı tümüyle ortadan kaldırır.
Sayfa 25
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.