Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Afra İncekara

Afra İncekara
@AfRaaa
"Hayat, inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur."
"Anlamadığımız dilde Kur'an okumak anlamsızdır" diyenlere katılmıyorum. Arapça Kur'an okumayı da, güzel okuyan biri okurken dinlemeyi de seviyorum . Ancak Kur'an'a, sadece yüzünden okunacak kitap muamelesi yapmayı da, Kur'an anlaşılmaz! bir kitap olduğu düşüncesiyle, asla meal-tefsir okumamayı da kabul etmiyorum. Allah, sürekli tekrar tekrar okunsun ama anlaşılmasın diye kitap göndermez.
Reklam
Hz. Ömer
"Allah başkasına acımayana acımaz , affetmeyeni affetmez, özür kabul etmeyenin özrünü kabul etmez."
Sayfa 225Kitabı okudu
Hz Ömer
"İnsanlarda iki sınıf var ki, onlar iyi olurlarsa bütün insanlar iyi olur. Onlar kötü olurlarsa bütün insanlar kötü olur... Onlar da âlimlerle âmirler'dir"
Sayfa 222Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hz Ömer
"Çok gülenin heybeti azalır. Çok şaka yapan eğlenceye alınır. Bir şeyi çok yapan onunla tanınır. Çok konuşan çok yanılır, hataya düşer. Böyle kimsenin hayası azalır. Hayası azalan şüpheli şeylerden az kaçınır. Şüpheli şeylerden az kaçınanın kalbi ölür. "
Sayfa 218Kitabı okudu
Hz Ömer
"Bir insanın şöhretine ve görünüşüne aldanma: namaz ve niyazına bakma: Aklına ve doğruluğuna bak."
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
Ahir Zaman
Sahabenin dahi korktuğu, şerrinden ve fitnesinden Rabbine sığındığı bir zaman. Kendi iç dünyamızda, ve de dış dünyalarda binlerce kez örneğini gözlemlediğimiz üzere, yalan ile doğrunun bir çarşı da beraber satıldığı; hidayet ile delaletin arasının neredeyse kapandığı; bir insanda mü'min kalp ile mütefelsif aklın beraberce var olabildiği; en iyi niyetli içtihatların dahi dünyevilikle malul olabildiği bir zaman.
Kur'an'ı hakimin en ağır günahlarından birinden insanı sakındırırken kullandığı ifade manidardır. İsra suresindeki ilgili ayet 'yapmayın' diye emretmez onun yerine, 'yaklaşmayın' emrini verir. "Yaklaşmayın" emri 'yapmayın' manasını elbette içerir. Ama ondan daha fazlasını ihsas eder. Bu ihsasıyla insana manen der ki: Günaha giden yolda, deyim yerindeyse, bir 'çekim alanı' vardır. Belli bir eşiği geçtikten sonra insan o çekim alanının etkisine girer. Ve kalbi istemediği, vicdanı ise itirazını sürdürdüğü halde o günaha düşer. O halde, yapmamak için, yaklaşmamak gerekir.
"Kimin hicreti Allah'a ve Resulüne ise, onun her işine Allah ve Resulü yeter. Ve kimin hicreti bir dünyalığa veya bir kadına ise Allah onun hangi vadide helak olduğuna aldırmayacaktır." İbn Mace
"Elinizden geldikçe, hadd cezalarını Müslümanlardan defedin bir özürü varsa hemen salıverin. Zira imamın yanlışlıkla affetmesi yanlışlıkla ceza vermesinden daha hayırlıdır."
"Allah güzeldir, güzelliği sever." "Allah refik'tir, rıfkı (yumuşak huyluluğu) sever, rıfk sebebiyle razı olur, rıfk (sahibin)e mahsus bir yardımı vardır ki, şiddet sahipleri bu yardımı göremez" "Allah tayyib'dir, tayyib (güzel) olanı sever; naziftir, nezafeti (temizliği) sever; kerim'dir kerem'i sever; cömerttir, cömertliği sever." "Allah pak ve naziftir , paklık ve nezafeti sever; kerim ve cömerttir, kerem ve cömertliği sever. Öyleyse avlularınızı ve boş sahalarınızı temiz tutun." "Allah diridir ve ayıpları örtücüdür, hayâyı ve örtünmeyi sever."
Reklam
"Büyümek ani olur ve bunu yapan büyük acılardır ." Gassan Kanafani
Sayfa 165 - Ekin yayınlarıKitabı okudu
Peygamberi en güzel anlatan kadın: Ümmü Ma'bed r.a
“O, tertemiz görünümlü ve latif birisiydi; yüzü aydınlıktı. Vücut yapısı güzeldi. Güler yüzlüydü. Ne şişman ne de zayıf-tı. Çok uzun boylu ve siyah değildi, beyaz tenliydi. Güzel ve ahenkli bir görünüme sahipti. Ağırbaşlıydı. Gözlerinin siyahı ve beyazı belirgindi. Kirpikleri uzundu. Tok sesliydi. Gözleri iri ve sürmeliydi. Kaşları ince ve uzundu, bitişikti. Saçları simsiyahtı. Uzun boyunluydu. Gür sakallıydı. Sustuğunda vakur duruyor-du. Konuştuğunda ise doğruluyordu, böylece bir asalet ortaya çıkardı. Tane tane konuşurdu. Konuşması o kadar tatlıydı ki kelimeler ağzından inciler gibi dökülüyordu. Konuşması net ve açıktı, ne uzatır ne de kısa keserdi. Uzaktan bakıldığında insanların en güzeli ve en sevimlisiydi; yakından bakıldığında da tatlı ve hoş bir görünümü vardı. Orta boyluydu; göze bata-cak ve rahatsız edecek kadar uzun ve kısa değildi. Öyle ki iki dalın arasındaki bir dal gibiydi. Orada bulunan üç kişi arasında en aydın yüzlü ve en kadri yüksek olanıydı. Etrafında pervane gibi dönen dostları vardı. O bir şey dediğinde kendisini dinli-yorlar, bir şey emrettiğinde derhâl yerine getiriyorlardı. (Belli ki) İnsanların etrafını kuşattığı ve hizmet ettikleri biriydi. Onun yaptıkları da söyledikleri de boş ve anlamsız değildi.”
Sayfa 97 - diyanet yayınlarıKitabı okudu
Şeref Hoca; “Hocam akşam haberleri izlediniz mi?” diye sordu. Hoca; “İzlemedim, ne vardı ki” cevabını verince ağabeyim; “Belçikalı bir adam gösterdiler, farklı şiveleriyle birlikte tam 37 dil biliyormuş” dedi. Hocam; “Müslüman mıymış?” diye bir soru daha sordu. “Hayır” cevabını alınca da “Yazık, hiçbir şey bilmiyormuş!” dedi.
Sayfa 105Kitabı okudu
Hazret-i Ömer (r.a.)’in halifeliği döneminde demişler ki, “Yâ Emîrü’l-Mü’minîn! Ey Mü’minlerin Emîri! Camiide/mescidde bir kısım adamlar gördük ki, çok takvalı/muttakî, Allah’tan korkan insanlardı…” Hz. Ömer, kendisine bu sözü söyleyenlere hemen oracıkta üç soru sormuş: “O mescidde gördüğünüz ve bana ‘takvalı insanlar’ diye şehâdette bulunduğunuz insanlarla alışveriş yaptınız mı?” “Yapmadık” demişler. “Onlarla yolculuk yaptınız mı?” “Hayır, Yapmadık”… “Peki, onlarla komşuluk/arkadaşlık yaptınız mı?” diye sormuş. “Hayır, yapmadık.” diye cevap vermişler. “Hâ öyle mi? Demek siz onları mescidde boyunlarını sallarken gör- dünüz. Dikkat edin! Takvâ, boyun sallamakta değildir.” diye onları uyarmış
1.277 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.