Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Arif Olan Anlar sözün özünü. Özünü bilmeyen bilmez ki sözünü. Sözünü bilmeyene güvenir misin söyle? Bir gönle girmeden Hakk'a varmak olur mu öyle. Bil kendini, bul kendini, özünü, yaradılış gayeni. Aşk ile nur ile İlim, irfan, Furkan ile ille de edep ile Gel kendine, sor Rabbine. Bilmeyenler ne bilsin Senin halin nicedir. Bilenlere selam olsun, Hakk'ın divanı yücedir.
Cevapsız sorunun Boynu büküktür; Hemen anlar Yetim olduğunu. Ben neden hâlâ Duyuyorum avucumda Bir çocuk elinin Sızlayan boşluğunu?
Sayfa 190 - ACILARLA SORULARLAKitabı okuyor
Reklam
Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye, Çok şeyin adı küçük yazıldı; Silinmez anlar vardır, Karşı konmaz özlemler, Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artık Bağırıp duruyorum ya, şurda,
Sayfa 238 - Can Yayınları
376 syf.
6/10 puan verdi
Orta Şekerli
Yüce Zeus sen historical romance bataklığına düşenin yar ve yardımcısı ol... Çünkü bu türün ne ardı arkası kesiliyor ne de tadı bitiyor. Elizabeth Hoyt sevdiğim His-Rom yazarlarından biridir. Kalemini Teresa Medeiros'a benzetiyorum açıkçası ancak Teresa'nın karakterleri daha mizahşör oluyor gibi. Her neyse serimizin ilk kitabinda Spinner's Falls çıkmazından sağ kurtulan birkaç askerden biri olan Samuel Hartley'i okumuştuk. Bu ikinci kitapta ise her şeye tanıklık eden Lord Vale'i okuyoruz. Kitabın konusundan zaten çokça bahsedilmiş ben ne hissettiğimden bahsetmek istiyorum; soğukluk. Evet arkadaşlar...kitap boyunca kurguya ve karakterlere ısınamadım. Bir historical romance kitabıydı ancak buz gibiydi. Sıcaklık veya romantizm çok hissedemedim. Kadın karakter Melisande kitabın başında ne kadar soğuk bir kişilikse sonda da öyleydi. Hicbir değişim gelişim gösteremedi. Erkek karakter Lord Vale ise eh işte kısmen değişti. Melisande'ye yüreğini ve geçmişini açtığı anlar güzeldi. Ayrıca her bölümün başlangıcında bir hikayenin kısa kısa bölümlerini okumak çok hoş bir detaydı. Gizem unsuru olan konu ise baya arka plandaydı zaten cok da anlamlı ilerleyemedi. Üçüncü kitapta nasıl olur bilmiyorum. Açıkçası sıkılarak okudum. Tamam çift aniden bir izdivaç gerçekleştirdi ve yavaş yavaş birbirlerine alışacaklar vs ama en azından bir mizah veya duygusallık katılsaydı. Nasıl desem odunsu bir tat vardı efenim anlatabiliyo muyum:D Neyse okumak isteyenlere ancak böyle tarif edebilirdim iyi okumalar.
Bana Aşkını Söyle
Bana Aşkını SöyleElizabeth Hoyt · Pegasus Yayınları · 2012328 okunma
Yalnızlık
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Su olsan kimse içmez, Yol olsan kimse geçmez, Elin adamı ne anlar senden? Çıkarsın bir dağ başına, Bir ağaç bulursun tellersin pullarsın gelin eylersin. Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün. Köpürmüş gelen bulutları. Başka ne gelir elden? Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı. Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
Acının bile sustuğu anlar vardır nermin. hayat hep bir tarafıyla güzeldir lakin biz aşktan yana hep kaybettik.
Reklam
Her insanın hatıralarında dostlarından başka kimseye anlatamadığı anlar vardır. Bir de dostlarından bile sakınıp yalnızca kendine -o da gizlice- açtığı mevzular... Son olarak, insanın kendine bile açmaktan korktuğu şeyler vardır ve her edepli insan zihninde bunlardan çokça biriktirmiştir. Hatta insan ne kadar edepliyse yükü bir o kadar ağırdır.
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin Su olsan kimse içmez, Yol olsan kimse geçmez, Elin adamı ne anlar senden?
Hissetmeyi unuttum uzun zamandır , fakat deniyorum yeniden mutlu olmayı . Bazı anlar var hatırladığım, ama yok , yeni ben için unutmalıyım. Bir buluta yüklesem eskide ne varsa. ayağımdan asın beni o buluta baş aşağı kalayım. Yağmurlar yağsın bırakın yıkanayım.
"Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Su olsan kimse içmez, yol olsan kimse geçmez. Elin adamı ne anlar senden." Yaşar Kemal
Reklam
o doyulmaz ilk anlar, neden sonsuza dek sürmedi ?
Anlaşılan Shakespeare'imi çok yanlış anlamıştım. Fakat hangimiz, yahut kaçta birimiz sevdiği muharrirleri tam anlar. Galiba felsefe mekteplerinin, ilahiyat spekülasyonlarının o kadar çok ve değişik olması biraz da bu yüzdendir.
Sayfa 11
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin, bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan, bütün insanları anlar.
Stefan Zweig
Stefan Zweig
Bir toplumda gerçek uyum, ancak birey kamusal alandaki konumundan kendi çıkarı için yararlanmaya bakmak yerine kişisel çıkarlarını kamu çıkarlarının gerisine çektiğinde mümkün olur.
Sayfa 250Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.