Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ragıp Reis

Ragıp Reis
@Ailenizintarihogretmeni
Michelangelo'nun 87 yaşında söylediği çok değerli bir cümlesi var: “Ancora Imparo. Yani, “Hâlâ öğreniyorum.”
Öğretmen
Arhavi
Trabzon
328 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
TRABZON-MEYDAN
Osmanlı dönemi öncesinde hipodrom ve ticaret mahalli olarak kullanılan, Komnenler zamanında bile Farsça kökenli “Meydan” adını taşıyan bu alana Osmanlılar, genellikle “Meydan-ı Şarkî” demişlerdi. Bunun dışında “Kâfir Meydanı”, “Gâvur Meydanı” veya “Frenk Meydanı” gibi isimler de kullanılmıştı. Çünkü bu bölgede genellikle gayrimüslimler yaşamaktaydı ve Meydan’ın altındaki mahallenin ismi “Frenk Mahallesi” idi. (Murat Küçükuğurlu, ''Trabzon'da Modernleşmenin Simgesi Olarak Meydan-ı Şarkî'', Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi-63, Eylül 2018, s. 618)
Reklam
Alaattin Karaca'dan hoşuma giden satırlar: Düğmesinin birini yanlış bağlamış adam Hayatı gibi Omzunun biri düşük Ondandır Karışıyor parmakları Bir aşka başladığında Kelimeler Telaşla yuvarlanıyor Titriyor dudakları.
23 Nisan
"Geçirdiğimiz şu hayât ve memât günlerinde umum milletçe her taraftaki âmal ve tezâhürat ile temine azmedilen istiklâl-i millîmiz uğrunda bütün mevcûdiyetimle çalıştığımı te'min eylerim. Bu emel-i mukaddes uğrunda milletle berâber nihâyete kadar çalışacağıma da mukaddesâtım nâmına söz veririm." MUSTAFÂ KEMÂL PAŞA (24 Nisân 1920 - TBMM)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
SALGINA DÂİR
Tanrı'nın cezası, Allah'ın sopası...Bakış aynı bakış...Değişmiyor. 'O kadar çok günah işlediniz ki, günahlarınızın kokusu ve gürültüsü gök küreyi doldurdu. Artık bu yüzden yakarışlarınızı Tanrı duymuyor.' (XIV. yüzyılda dünyayı kasıp kavuran veba salgınına karşı Katolik Kilisesi'nin tavrı)
ARANIZDA GUDALİS OLAN VAR MI? :) 1 ) takım oyunlarında çocuk sayısı tek olduğunda iki takımda da oynayan çocuk. 2) Evlilikle ilgili olarak iki ailenin uzlaşmasına çalışan kimse. Maçka Rumcası, Yunanca kudal'dan. Kudret Emiroğlu, Trabzon-Maçka Etimoloji Sözlüğü, s. 112 #Trabzon #Maçka
Reklam
TRABZONLULAR! VAR MI GOSGOSU HATIRLAYAN? :) Tek ayak gitme. Türkiye Türkçesinde kös kös gitmek, küsüp gitmek, başı önde, sağa sola bakmadan neşesiz ve düşünceli bir halde gitmektir. Anadolu'da ise koskos çalımlı, salınarak, kabadayıca yürüyüşü (Çorum, Isparta, Niğde), atların rahvanla dörtnal arası yürüyüşünü, çalımlı yürüyüşünü, Trabzon'da ise topallamayı anlatır. (Trabzon-Maçka Etimoloji Sözlüğü, s. 109)
FINDIK DEYİP GEÇMEYİN :) Fındığın çatallı dallarının yeraltı sularını, madenleri bulmada yol gösterici olduğu inancı İngiltere ve Kuzey Amerika'da yaygındır. Eski Yunanlılarda tanrı Hermes'in asası fındık dalıydı, Bakhüs törenlerinde fındık dallarına sarılı teke yakılırdı. Roma'da da tören ve eğlencelerde fındık dalı yakılırdı. İtalyanlar fındık türlerine aziz adları vermişlerdir, Noel sofralarında da fındık dalları süsleme olarak kullanılır. Fındık sözcüğünün eski Yunanlılarca karua pontika, ‘Pontuslu ceviz’ diye adlandırıldığı ve pontika sözcüğünün fındık biçimine dönüştüğü ileri sürülür. Kudret Emiroğlu, Trabzon-Maçka Etimoloji Sözlüğü, s. 95
Bütün Ümidim Gençliktedir
18 Mart Şehitler Günü programı. Konferans salonunda öğrenciler tam bir curcuna hâlinde. Programa başlamadan önce uyarıyorum. Öğrencilere ‘’Kendinize yakışan şekilde davranın.’’ diyorum. Bir öğretmenimiz konuşma yapmak için sahneye çıkarken 2-3 öğrenci şaklabanlık yapıp yuhluyor. Öğrencileri göremiyorum ama gözlerimden sanki alev fışkırıyor. Aklımda Atatürk'ün "Bütün ümidim gençliktedir" vecizesi. Öğrencilerin arasında gardiyan gibi dolaşıyorum. Dersin "boş" geçmesinden mutlular. 18 Mart bir kısmı için bir anlam ifade etmiyor. Neden orada olduğunu pek umursamayanlar da var. Tek dertleri biraz daha eğlenmek. Beynimde zonklayan Atatürk'ün "Bütün ümidim gençliktedir" vecizesi. Bir öğrencim heyecandan okuyacağı şiiri karıştırıyor, tekrar baştan alıyor, yine karıştırıyor, gözleri doluyor. Aklıselim öğrenciler onu alkışlıyor, diğerlerine fırsat vermiyor. Kafamda Atatürk'ün "Bütün ümidim gençliktedir" vecizesi çınlıyor. #18mart #çanakkale
Bugün 12 Mart... 99 yıldır biz, "Korkma!" dedi; korkmadık... "Ebediyyen sana ve ırkına izmihlâl yok." dedi; cesaretlendik... "Hakk'ın vaad ettiği günler yakın." dedi; bekledik. "Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet." dedi; inandık... "Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!" dedi; bağlandık. "İstiklal Marşı'mız" dedik; bütün kulaklara fısıldadık. #istiklalmarşı #12mart1921 #mehmetakifersoy
Gençlik
1967 yılında, Trabzon'un Fethi kutlamaları çerçevesinde Trabzon'da bir konuşma yapan Samiha Ayverdi hanımefendinin ifadeleri... "Gençlik mâsumdur. Onu başıboş ve her türlü koruyucu idrak ve heyecandan mahrum bırakanlar biziz. Binaenaleyh suçlu ve mesul olan da gene biziz."
Reklam
''Ruef kapitalist olun, sosyalist olun, yalnız yalancı olmayın diyor. Biz sadece yalancıyız.'' Cemil Meriç (Jurnal, 31.1.1963)
''Ya gözünü toprak doyurasıların bu kazanç hırsı, bu sömürme hürriyeti ve altın saltanatı ölür, yahut insanın şerefi...'' (Peyami Safa, Tasvir-i Efkâr, ''Fakirlik Ayıp mıdır'', 16 Aralık 1942)
Yavaşla
"Hızlı bir araba al, hızlı bir telefon; hızlı bir bilgisayar, hızlı tren, hızlı yemek, hızlı ilişki, hızlı düşünce (acaba?), hızlı, hızlı, hızlı… Eh ne kaldı bize? Arabesk bir atasözü: Hızlı yaşa, genç öl, cesedin yakışıklı görünsün."
Cemil Meriç, 7 Temmuz 1955 günü, göz ameliyatı için gittiği Paris'ten İstanbul'a döner. Gözlerini bir yıl önce kaybetmiş, yeniden görme umudu ise pek kalmamıştır. Dönüşünden dokuz gün sonra yazmaya başlar. 38 yaşındaki Cemil Meriç kendisini son derece yalnız hissetmektedir. Görmemekte, tabiata tahakküm edememektedir. "Görenin yalnızlıktan şikâyete hakkı yoktur: mevsimler, renkler, çiçekler, şehrin bütün kadınları, bütün çocuklar gören içindir", "görmeyen bir insan bozuk bir ampul gibi, manasız, bıraktığınız yerde kalan bir paket; içinde eski hatıralar olduğu için arada bir karıştırılmaya layık... Çocukken oynadığımız bir taş-bebek gibi, atmaya kıyamadığımız acayip bir külçe." (Jurnal, 16.7.1955)
Nurettin Topçu 1965 yılında yazdığı bir mektupta şöyle diyor: "Ahlaksızlığın ummanı olan bu Şark’ı yaşadıkça tanıyorum. Burada insanı fenerle arayanlar yanılmamışlar. ‘Müslümanız diyen insan yığını’ yok mu? Onlar Şark’ın en aşağı tabakasını temsil ediyor. Müslümanlık, yaşanan şekliyle müslümanlık Şark’ı bitirmiş. Buraya artık ne ilim girer, ne ahlak, ne de Allah uzanır bunlara. Bunların önce her şeyi bırakıp insanlık devrine girmeleri lazım...”
Bir rivayete göre Yahudiler Maria Magdalena'yı fahişelik yaptığı gerekçesiyle tutuklarlar ve Hz. İsa'yı sınamak için önüne getirirler. ''Bu kadını fahişelik yaparken yakaladık. Bu günahkarın cezası nedir?'' diye sorarlar. İsa hiç beklemedikleri şekilde "Taşlanarak öldürülmeli!" der ve "Şimdi herkes eline bir taş alsın." diye de ekler. Yahudiler kadını bağlarlar ve ellerine atacakları taşları alırlar. Onlar taşları atmadan önce İsa son sözünü söyler: "Şimdi ilk taşı günahsız olanınız atsın." Bu sözün üzerine kalabalık dağılmak zorunda kalır...
Reklam
Bir insan fikir istiklâline sahip olmak, düşündüğü gibi doğru söylemek isterse katiyyen bedava bir şey almamalı, hattâ hediye bile kabul etmemelidir. Birbirimize ne kadar az müteşekkir, ne kadar az minnettar bulunursak, o nispette fikir istiklâline sahip oluruz.