Tanrı’yı, isyankarlığım ve hüsranım için beni cezalandırmasın da her seyi affeden bir sevgi ile beni ödüllendirsin diye sevmek zorunda olma yönündeki tuhaf inanç, cocuksu bağımlılığımızın ve güvensizliğimizin bir ifadesi ve tıpkı ebeveynlerimiz gibi, Tanrı’nın da bizim sevgimize ümitsizce muhtaç oldugu varsayımı haline gelir... Ahlakın dikte ettigi gerçek olmayan duygulara muhtaç daha üstün bir varlık, hüsrana uğramış ve yönünü şaşırmış ebeveynlerimizin sergilediği güvensizliği fazlasıyla andırır. Böylesi bir varlığa, ancak kendi ebeveynlerini hiç sorgulamamış ve onlara olan bağımlılığı hakkında hiç düşünmemiş insanlar Tanrı diyebilir.