Tercih şuydu; ya düzeni, düzensizliğin çarkına uyduran insanlara ayak uyduracaktık ya da yalnızlaşmanın bedelini ödeyecektik. Görünen o ki yalnızlaşmanın bedelini ödüyoruz..
Herkes uyumadan önce her gece o gün başından geçen olayları bir sıradan geçirip hangilerinin yanlış olduğunu düşünseydi kim bilir dünya ne kadar daha güzel, daha yaşanası bir yer olurdu.
Anne Frank
Batman Gerçüş’te 15 yaşındaki kız çocuğuma 17 kişi tecavüz etti..
Tecavüz eden caniler, kız çocuğunun ruhunda büyük yaralar bırakır ve çocuk psikolojik felce uğrar. Kız çocuğunun “toplum duyar mı ?” sorusu büyük bir korku başlangıcına sebebiyet verir. Toplum duyar, duyar duymasına da duyarsız kalır. Korkuyu iliklerinde hisseden kız çocuğu, bu vahşetten kaçmanın yolunun ölümle mümkün olduğuna inanır, ki öyle de olur.
Sonra ne mi olur; Kız çocuğunun hayatı kararır, tecavüzcüler iyi halden serbest kalır, toplumun yarısından fazlası susar, vicdanlar susar, kitleler konuşmaz, tepkiler verilmez, iktidar tecavüzcülerin aleyhine verilen kanun tekliflerini gülerek reddeder, gündem hemen değişir ve hayat devam eder..
Bu lanet senaryoya artık sende dur de!