Ayşenur

"Ne dersek diyelim, ne iddia edersek edelim, dünya gerçekten çekip gitmeden çok öncesinde terk ediyor bizleri. Daha önce en çok meraklısı olduğumuz şeylerden, günün birinde artık gitgide daha az söz eder oluveririz, ille de konuşmak gerektiğinde de zorlanırız. Hep kendi sesimizi duymaktan gına gelmiştir... Kısa keseriz... Vazgeçeriz... Otuz yıldır konuşup duruyoruzdur zaten. Haklı çıkmayı bile umursamamaya başlarız. Zevkler arasında kendimize ayırdığımız o küçük yeri bile koruma arzusunu yitiririz. Kendimizden iğreniriz... Azıcık karnını doyurmak, birazcık ısınmak ve hiçbir yere varmayan yolda giderken mümkün olduğu kadar çok uyuyabilmek artık yetiyor da artıyordur bile. Yeniden bir şeylere ilgi duymak için başkalarının önünde takınacak yeni surat..."
Reklam
Ey Ademoğulları sizi namaz ibadeti ile denedim, tembelsiniz. Derd ile denedim şikayetçisiniz. Hayır işlerinde de sınadım hayra engelsiniz. Meclislerde denedim, emirler gibisiniz. Nefislerinizde sınadım nefislerinize kuvvetle bağlısınız. Aklınızda sınadım, zayıfsınız. Eğer benim keremim size erişmezse rahmete hak kazanamazsınız. Kanâat edin rahmete hak kazanın, haseti terk edin ki huzura eresiniz, haramdan sakınan kimsenin dini artar, gıybeti terk edenin Allah sevgisi galip olur, halktan uzaklaşan şerlerden emin olur, avam ile çok düşüp kalkmayanın aklı çoğalır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Allah Teâlâ: -Benim hazinem, Arş'dan kıymetli, Kürsî'den geniş, göklerden süslü ve Cennet nimetlerinden üstündür, buyurdu. Hz Dâvud: -Bu hazinen nerededir? diye sordu. Allah Teâlâ: -Hazinem kırık gönüllerdedir.
Bir zenci kabilesine büyücü olarak giren şarlatan bir beyazın, yıllar içinde en ufak bir sevgi ve sempati görmeyince insanlarla yavaş yavaş ilgisini kaybetmesi ve bunun sonucunda şaşkınlıkla yapacağı bir iki yanlışlığın onu ele vermesi ve böylece, bir kere de şarlatanlığı anlaşılınca içine düşeceği korku ve telaş gibidir bugün, Avrupa'nın dünya önünde düştüğü durum
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam