En güzel deniz: Henüz gidilmemiş olanıdır. En güzel çocuk: Henüz büyümedi. En güzel günlerimiz: Henüz yaşamadıklarımız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür…
Yani öyle ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Kitaba düştüm,
sabahtan akşama kadar okuyorum.
Kitaplar akıllı
kitaplar aptal.
Kitaplar büyük
kitaplar çocuk.
Kitaplar en uzak, en güzel yolculuk
fakat kısır
fakat sensiz...
Türk şiirinin çizgisini değiştirmişi çok yönlü, evrensel boyutlu bir şair ve yazarın bu basım için yeniden gözden geçirilmiş, kaynak metinler esas alınarak düzeltilmiş külliyatı vermiş olduğu mesajlar ve anlam yüklü sözcüklerle yepyeni bir bakış açısı kazandırıyor.
Dışarda bardaktan boşanırcasına yağan yağmur sevgili Livaneli'nin sesine karışıyor: "Ah benim sevdalı başım, ah benim şair telaşım..."* bir yandan da bir bulut gelip yüreğime oturuveriyor. Sevda bulutu mu dersiniz?
Bize dayanma gücü verenlerdir masallar. Ben hep bir masala sarılmak isterim. Masallar güzelleştirmiyor mu dünyamızı? Ruhumuzu da? Nilgün Marmara'ya bırakıyorum sözü:
"Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?"
Sahi en son ne zaman izin verdiniz bir kuşun yüreğinize dokunmasına? Ya da bir tavşanın? Belki bir bulutun? Ya da hiç izin verdiniz mi?
'Açın pencereyi, gök dolabilir içeri'. Yüreğinizin kapılarını da açın sonuna kadar. Herkese yer var orada. Korkmayın.
Sevgili kitap kardeşim Özge; teşekkür ederim yüreğimi açmama vesile olduğun için. O açılan kapıdan içeri giren ilk kişi de sensin, unutma :)
*youtu.be/4fydmf3YrXs