"İçten centilmen olmayan bir kişinin, dünyada hiçbir zaman dıştan da centilmen olamayacağına babam inanmıştır. Der ki, ne kadar cila sürersen sür, ağacın damarını saklayamazsın, sen cila vurdukça damar da kendini dışa vurur, der. "
Bunu okurken bir dakika durun, sizi çekip götüren zinciri düşünün; ister demirden olsun ister altından, ister çiçeklerden ister dikenlerlerden örülü olsun... o unutulmaz günlerin birinde ilk halkası yaratılmasaydı, bu zincir belki de size, yaşantınıza hiç dolanmayacaktı!
"Kısacası, doğru olduğunu bildiğim şeyi yapmaya cesaret bulamıyordum; nasıl ki daha önce de yanlış olduğunu bildiğim şeyden kaçınacak cesareti gösteremeyişim gibi."
"Ne diyorsun sen, küçük; babanı mı öldüreceksin?"
"Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bir gün büsbütün ölecek."
Bir süre bu iş yerini düşündüm. Orayı sevmiyordum. Sabah İnsanın içini kasvetle dolduran düdüğü saat beşte daha da iğrenç geliyordu. Orası her gün insanları yutan, akşam olunca da çok yorulmuş insanlar kusan bir canavardı.