İslâm , kadınla erkeği kulluk mizanında aynı noktada gördü . Uygarlıkların kadına vurduğu yükleri kaldırdı , ona her nevi mali tasarruf hürriyeti tanıdı. Fakat fıtratına zarar verecek , anneliğe darbe vuracak hususlarda ise sınırlama getirdi .
Namaz , günün dönüm noktalarında , miracın bize konuk oluşudur. İç hacdır her müminde . Hacda da her müslüman , miracı , gönlünün öncüsü ve gözcüsü yapabildiği ölçüde manevî hedefe ulaşacaktır.
Hayatı yaşarken , ölümü de yaşamaktır , hakikat uygarlığının bir bağlısı olmak . Ölümü unutmamak , onun ötesinde bir gerçeğin varlığıyla bağımlı olmak demektir , insan olmaklık.
Arz, bizi yakan ateşten bir kor haline gelse, bütün insanlar şeytanın hocası kesilseler ve dünya yüzünde tek bir Müslüman kalsa, yer, gök, taş, toprak, toz ve duman bile inkârın, reddin en baştan çıkarıcı, göz boyayıcı, akıl çelici, ruhu cezp edici mikrofonu, hoparlörü, sahnesi ve ekranı haline gelse, yine o Müslüman, bütün bunlara omuz silkecek, dönüp bakmayacak, gülüp geçecek bir iman ve ruh sağlamlığında olmak borcunda ve gücündedir.
Hiçbir diriliş erinin unutmayacağı ilk ilke, ilk varoluş ilkesi, ilk kurtuluş belgesi budur.”
Beden ve ruh kavgasında , ruhundan yana çıkarak , beden ve madde zincirini parçalayarak , içgüdülerin esiri değil hakimi olarak , insan , Allah Yolu'nu tutabilecektir.
İslamın dirilişi davasına gönül vermek , Allah'ın boyasıyla boyanmaya istekli olmak demektir. Allah'ın boyasını silecek hangi güç vardır ?
Doğum ve diriliş boyasını , hangi sentetik ölüm boyası kapatabilir , giderebilir ?