Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Biokur

Biokur
@Biokurrrr
Kitaba başlayan ile kitabı bitiren aynı kişi değil artık.
lisans mezunu
Kars
11 Ocak 1999
60 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Ayrıca, dünya dediğimiz şey bile hepi topu birkaç evlek yerdir, bakma sen öyle büyük göründüğüne. Katedemediğimiz o yüzlerce, binlerce kilometrelik mesafeler işte bu birkaç evleğin içindedir.
Sayfa 337Kitabı okudu
Reklam
Gerçek fazlasıyla hissedildiğinde insana her vakit gerçek değilmiş gibi gelir.
Sayfa 290Kitabı okudu
Hiç kuşkusuz insan başka yollarla da var edebilir kendini, diyelim uzun bir öpüşmenin derinliklerinde kaybolarak, bir bakışın ateşinde yanarak, bir kitabın ruhunda doğarak, bir dokunuşla sarsılarak ya da şu an hatırlayamadığım daha akıllıca yahut daha aptalca birtakım şeyler yaparak da var edebilir. Çarçabuk doyan küçük karınlı ruha sahipse, bir köşeye oturup sadece çekirdek çitleyerek de var edebilir sözgelimi. Mayasına karışan vahşi gölgelerin arasında yaşıyorsa, birtakım şeyleri kırıp dökerek de var edebilir. Hatta bütün bunların ötesinde, bazı şeyleri yapmamakla da var edebilir ama babayla var olmak bu saydıklarımla kıyaslanamayacak kadar farklı bir şey bence. Farklı olmasının yanı sıra, çok eski bir şey aynı zamanda; belki kuşlar, belki bulutlar, belki taşlar kadar eski bir şey. Biliyor musunuz, bunu ben babam öldüğünde daha iyi anladım.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sessizlik onun için bir çeşit küskünlük hırkası mıydı, yoksa muhtemel saldırılara karşı kuşanılmış kalın bir zırh mıydı hiç bilmiyorum.
Hasılıkelam, içerden çöpten de olsa insan illaki bir baba yaratıyor Ziya Bey, başka türlü var edemiyor kendini; koku kırıntılarını tutup, ölgün gölgeleri ve titreşimleri tutup, ya da boşlukları bile tutup işte öyle babaya dönüştürüyor benim gibi.
Reklam
"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayın.Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa,onu yıkılmaz,devrilmez bir şey olduğunu sanmayın.En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.."
Kederli kederli yükseldi güneş; güneş ışıklarının vurduğu hiçbir şey, yüreğindeki iyi niyeti ve sahip olduğu yetenekleri doğru kullanma becerisinden yoksun, kendi iyiliği ve mutluluğuna zerre kadar hayrı olmayan, kendi çürüyüşünün farkında olduğu halde bu çürümenin onu yiyip bitirmesine izin veren bu adam kadar kederli olamazdı.
Öldüğümde çok sevdiğim şu kitabın sayfalarını artık çeviremez olacağım, bu yüzden de ölmeden önce hepsini okumuş olmaya dair nafile bir umut besliyorum.
Bir günü daha bitirmemin sevinci, yarına başlıyor olmam yarıda bırakıyor.
Öğrenilen tüm gerçekler, başkalarına söylenen yalanlar sayesinde bulunur.
Reklam
Bende kaybolma isteği vardır. .... Ama asıl istediğim aranmak, bulunmak, neden böyle bir şey yaptığımın, neden yalnız kalmak istediğimin sorulmasıydı. Kalabalık, bana yakın bir kalabalık bulabilmek umuduyla, uzak kalabalıklardan ıssızlıklara kaçardım.
Ölüme dayanamadığı için geri gelmiş tek kişi yok ki. Belki de çok hoş, ölüm; belki de hayattan daha hoş. Belki de... Hatta öyle sanıyorum ki ben şimdi cennetteyim. Varlığımı duymuyorum artık. İnsanın artık kendi varlığını duymaması, cennette olmak adeta.
Uyumak. Yukarıya dayanamıyorum artık. Artık kuvvetim kalmadı. Ben uyumak istiyorum. Ölü olmak. Bütün ömrüm boyunca ölü olmak. Ve uyumak. Nihayet rahat bir uykuya kavuşmak. On binlerce gece uyumak.
Kendisini bu dünyadan, bu yaşamdan dışlanmış görmesine karşın tutup canına kıymıyor, çünkü bir inanç kalıntısı, gönlündeki bu azgın acıları son damlasına kadar yudumlayarak ölüp gitmesi gerektiğini söylüyor kendisine.
Hem zaten geleceği kuran, geçmişe dönük özlemlerimiz değil de nedir?
Neyi sık sık düşünüyorsan, aklın da ona benzer bir şey olacaktır: Çünkü ruhu dolduran düşüncelerdir.
Reklam
Epiktetos'un dediği gibi "Bir cesedi sırtlanmış ufacık bir ruhsun sen."
Aşağılıyorsun, bizzat kendini aşağılıyorsun ruhum! Kendini onurlandıracağın zaman gelip geçiyor. Çünkü herkesin tek bir yaşamı vardır ve seninki hemen hemen tamamlandı; kendine saygı duyan biri değil, diğer insanların ruhlarında kendi mutluluğunu arayan birisin.
*Tek başına duran ağaçlara daha da hayranım. Yalnız insanlar gibidir onlar. Tepelerinde uğuldar dünya, kökleri sonsuzluğa uzanır ama sonsuzlukta kaybolup gitmez, var güçleriyle tek bir şey için, onlara özgü, onlarda içkin yasayı yerine getirmek, büyüyüp serpilmek, varlıklarını ortaya koymak için çabalarlar. Hiçbir şey daha kutsal, hiçbir şey daha
Çocuklarını istismar eden ana babalara yalnızca "katı" denildiği; iliklerine kadar sömürülen kadınların Ruhsal yaralanmalarına "sinir krizi" adı verildiği; sımsıkı korse lere sokulan, sımsıkı gemlenen ve sımsıkı dizginlenen kız ve kadınların "edepli", "zarif" görüldüğü bir zamandı ve hayatın sayılı anlarında yakasını kurtarmayı beceren diğer kadınlar ise "kötü" damgası yediler.
herkesi, her şeyi bırakıp çekip gidebilseydim; ne büyük zevkle yapardım bunu!
"Ortalığı kahkahaya boğduğunu sanarak en özgürce kullandığın sesinde bile, telleri tutsak edilmiş bir kemanın sessizliği kanardı."
Reklam
Bitkileri sadece bitki olduğu için sulayan değil, çiçek açacağı için sulayanların sayısı düşündüğümüzden daha fazla. :(
Sayfa 153Kitabı okudu
"Bitirdim ben... Koydum lavtamı kenara. Mor üçgüller arasında Gölgeler asılı durdukça Şakımak da sona erdi, şarkılar da. Bitirdim ben... Koydum lavtamı kenara. Eskiden bülbüller gibi erken, Çiy düşmüş çalılarda öterken, Kestim artık sesimi. Yorgun bir ketenkuşuyum şimdi. Dudağımdaki ezgiler bitti, Öttüğüm zamanlar geçip gitti. Bitirdim ben. Koydum lavtamı kenara.
Sayfa 402Kitabı okudu
"Kendini tanımak, temelde şu anda olduğumuz noktayla, olmak istediğimiz nokta arasındaki yolu gösterir. Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüzde başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında açı olmaması anlamına gelir."