Binlerce alimin yaşadığı bir İslam beldesi olan Buhara, Orta Asya'nın en eski yerleşim bölgelerinden biri ve günümüzde Özbekistan sınırları içinde bulunan tarihî bir şehirdir. Romanda Harzemşahlar Devletinin yıkılışı ve Cengiz Han'ın nasıl zalimce bu İslam beldesini yerle bir ettiği, yakıp yıktığı anlatılıyor.. Basit anlatımı ile sürükleyici bir kitap diyebilirim. Cengiz Han hayranlarının özellikle okumasını tavsiye ederim.(!)
Ayrıca romanda Harzemşahlar Devletinin lükse, rahat yaşama düşüp değer yargılarından uzaklaşarak bir yıkılış içine girmeleri eleştirel bir dille aktarılmış. "Düşman içeriden olunca kapı kilit tutmazmış." sözünün doğrulunu çok daha iyi anladığım bir kitap oldu. Harezm beylerinin çıkarları uğruna vatanlarından kolayca vazgeçmeleri ve Cengiz Han'ın zalimliğiyle karşılaşınca da pişman olmaları çok güzel anlatılmış ama son pişmanlık neye yarar?
"Buhara Yanıyor" sadece bir roman değil, aynı zamanda iç çekişmeler yüzünden tükenen bir milletin acısı, bir şehrin, bir kültürün, bir medeniyetin hikayesidir. Tanık olmak isteyip okuyacaklara iyi okumalar dilerim.
Buhara der, Semerkant der ağlarım.
Nerede benim Ural, Altay dağlarım!