Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burcu Turan

Yalnızca kendi açısından suçsuz olmak yetmiyor orada insana. Durup dinlenmeden bunun savaşını yürütmek gerekiyordu. Çünkü durup dinlenmeden suçlayan bir dünyada yaşıyorduk.
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
Ben güzel kararları severim, ama hiçbir kararın işe yaradığını görmediğim için, zamanla, güzel kararları ve bu kararlara uygun uygun davranışları kesin olarak birbirinden ayırmasını öğrendim.
Çünkü benim için mutlulukla mutsuzluk arasında böyle büyük bir ayrım yoktur. Gerçekten mutsuzluk dediğimiz şey, yaşamımızın içinde değil, biraz ötesinde, kenarında durur hatta bu yüzden karıma karşı daha dikkatli, daha ilgili olduğumu da söyleyeyim. Elbet karşıdan bakıldığında, benim bu davranışım, bir kendini bağışlatma, pişmanlık duygusunun sayılabilir. Ama bu yüzden beni bağışlamaya kalkmadı. Tam tersine ben de kendi Mutsuzluğunu somut nedenini görmekle haklılığını pekiştirdi ve yaşamını anlamlandırdır. Artık hayal kırıklığına uğramış,, aradığını bulamamış bir kadındı o. Böyle gidecekti. Memnundu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Karşımda bir oyun oynanıyordu, ben bunun dışındaydım, ama bir yandan da tümümüzün ağır bir uyumsuzluk içinde bulunduğumuz duygusunu canlı olarak yaşıyordum. Bu duygu bir aldanma değildi kuşkusuz; hatta seslerin kesilmesi de bunun sonucuydu bence. Pamuk ipliği ile bağlıydık birbirimize. İlişkilerimizin düzenini sağlayan kalıplarımıza bir giriyor, bir çıkıyorduk. Hem tek başımızaydı, hem bir aradaydık. Zaman denilen şeyin beş paralık değeri kalmıyordu. Yıldızlar gibi, birbirimizden habersiz dönüyorduk. Ses duvarını aşıp saltık bir sessizliğe gömülmüştük. Artık hiçbir şeyin anlamı yoktu.
Sıkıntılara katlanmak güç değildir;; güç olan, bunlara düşünmeden yol açtığımız için ayrıca suçlandırılmaktır.
Reklam
Büyütüyordu belki, ama büyütülmeyen şeylerden bize ne… Aşkımız olsa onu büyütmeyecek miydik? Gerçi çocukluk döneminde kalması, unutulması gerekli şeylerde bunlar, üzerinde durulunca başka ne diyebilirdik? Oysa o, unutulması gerekli şeylerin unutulmayan şeyler olduğunu biliyordu. Hangimiz için? Onun için mi, benim için mi? Ruh karşısındakinin unutmasını istediği şeyi, belki örnek olsun diye, önce kendi unutur; bilinçsiz olarak, kendi yasalarına göre, bize duyurmadan yaptığı bir işlemdir bu.
Daima yarım kalacak olan işlerin, fazla önemsemiş kaygıların, her zamankinden daha zorunlu olan yaşama çabasının birbirine karışıp insanları telaşa ve hesaplaşmaya gittiği bu olumsuz saatlerde kalabalık, gündüzkinden daha katlanılır duruma gelir.
Her zamanki gibi, iki işi birden yapacaktım, günümü yaşarken eskilerde dolaşacaktım. Sonraları, o korkunç cendereye sıkıştırıldığında bu ruh durumu, pek de büyük bir çabayı gerektirmeden beni içine alıveririr olmuştu sık sık; bir savunma, bir varoluşu koruma içgüdüsü idi sanki bu.
Biz gerçeklerle doğrudan doğruya ilişkide değiliz, hiçbir zaman da olmayacağız. Bambaşka bir iş gören bir ağla çevriliyiz biz, ya da dışına çıkma olanağından yoksun bulunduğumuz bir sıvı üzüyoruz. Niçin saklamalı; bizi etkileyen, olayın kendisi değildir, onu duyuşumuzdur.
Bana öyle gelen şeyle, gerçekten olan şey arasında benim bakımından fark yoktur. Hatta gerçekten olan değil, bana ulaşabilendir yalnız önemli olan.
Reklam
Bence bütün konuşmalar gerçekte böyleydi; insanlar düşüncelerini hiçbir saman tam olarak anlatamıyorlardı, çünkü tam olarak düşünmüyorlar, düşünemiyorlardı. Onları çaba harcayarak, el yordamı ile anlıyorduk. Anlaşmazlıkların doğması da bundan oluyordu çoğu zaman. Dinlemek bir yorumdan başka bir şey değildi.
234 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
İsa'nın Güncesi
İsa'nın GüncesiMelih Cevdet Anday
8.2/10 · 272 okunma
İnsanın gerçekte ihtiyacı olan, gerilimin olmadığı bir durum değil, kayda değer bir hedef, özgürce seçilmiş bir görev uğruna uğraş ve mücadeledir. İhtiyaç duyduğu şey, ne pahasına olursa olsun gerilimden kurtulmak değil, onun tarafından karşılanmayı bekleyen potansiyel bir anlamın çağrısıdır.
Sayfa 106Kitabı okudu
Her çatışma mutlaka nevrotik değildir; biraz çatışma normal ve sağlıklıdır. Bu tıpkı ıstırabın her zaman patolojik bir fenomen veya nevroz belirtisi olmamasına, bilakis varoluşsal engellemeden kaynaklanıyorsa, bir kazanıma yol açabilmesine benzer.
Sayfa 108Kitabı okudu
Bu vakalarda, gerçekte uğraşmamız gereken şey sahte değerlerdir ve bunların maskelerinin indirilmesi gerekir. İnsanda kendiliğinden ve hakikatli olanla, örneğin insanın hayatını mümkün olduğu kadar anlamlı kılma isteğiyle yüzleştiği anda maskeyi indirme işleminin bırakılması gerekir. Doğru amanda durulmazsa "maske indiren psikoloğun" gerçekte indirdiği tek maske, kendi "gizli güdüsü" yani insanda hakikatli olan şeyleri temelsizleştirip çökertmeye yönelik bilinçdışı ihtiyacı olacaktır.
Sayfa 106Kitabı okudu
410 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.