Bu kadar fırtınayı nasıl taşıdım ben olric derken tam da O an da
Aşk küfür gibi devrildi yüreğimize,
Yüreğim kırık camlar ve sanki hiç kırılmayacak dolu bir kadeh gibi,
Sen öylece bakardın gözlerime suskun.
Ben suskunluğun en biçimsiz hali,
Ben suskunluğun en gereksiz gevezesi, o ne lal!
Tüm harflerin bir araya geldiği görkem ben.
Ben kilide denk gelen ama açamayan an’ım işte...
gölgelerin ardına sakladım kusurumu
sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin
ben burda damla damla eriyip akıyorum
yine de, çiğnetemem kimseye gururumu
istenmediğim yeri sessizce terkederim
hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu..
söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını
yeniden bir nil olup taşar mıyım çöllere
kim giydirir başıma tacını nihayetin
kim takar bileğime hürriyet künyesini
karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle..