Diyelim ki bir kişi, üstüne düşen görevi yapmaktadır; ama o görevi sürekli ve düzenli olarak yapamayacaktır çünkü neden yaptığını bilmiyordur. Kimi zaman rastlantıyla ya da
alışkanlıkla doğruyu bulacaktır, ancak ne var ki yaptığı işin doğru olduğuna onu inandıracak, doğruluğunu kontrol edecek bir cetveli olmayacaktır elinde. Rastlantıyla iyi olan insan, devamlı böyle olacağına inandıramaz bizi.
Kendini kılıca kiralamak gladyatör olmak; bıçağa kiralamak ise vahşi hayvanlarla boğuşmaya adamak demekti. Olanca lüks görünüşüne karşın, zengin sanılan adam borç içinde, beş parasızdır.
"Hayatımıza eskisi gibi devam ediyor gibi görünebiliriz. Hatta sevinçli ve mutlu anlarımız bile olabilir. Her şey normal görünebilir. Ama hepimiz bu boşluğu hissediyoruz... her zaman."
(John Maddox)
İyiyle kötüyü ayırmak için duyumlarımız iyi bir yargıda bulunamaz, faydalı olan nedir, faydasız nedir, bilmez. Bir olayla karşı karşıya kalmadıkça bir fikir sahibi olamaz. Geleceği göremez, geçmişi anımsayamaz; mantıklı sonuç nedir, bilmez; ama olayların düzeni, sırası, doğru yolda yürüyecek yaşamın tutarlılığı da buna göre örülür.
Tek bir yüce zanaatkar, insanların büyük bir bölümü yer yüzüne yayılan fiziksel ve ahlâkî kötülüğü görüp biri bütün iyilikleri diğeri kötülükleri yaratan iki güçlü varlık tahayyül etmiştir. Şayet bunlar var olsalardı zorunlu olurlardı ve dolayısıyla zorunlu olarak aynı yerde var olurlardı. Zira kendiliğinden varolan her hangi bir yerden dışlanmasının hiçbir mantığı yoktur o hâlde iç içe geçmiş demektir ve bu saçmadır.
Devleti enine boyuna demokratik ilkeler doğrultusunda düzenleyip mutlak ifade özgürlüğüne ve ciddi ölçüde inanç özgürlüğüne izin vermek şarttır. Hükümetin bütün meselesi özgürlüktür. Hükümetin amacı; insanların zihinlerini ve bedenlerini güven içinde geliştirmeleri ve akıllarını serbestçe kullanmalarına imkan sağlamaktır. Nefret, öfke ve hilebazlıkla işi olmamalı veya insanlara kıskanç ve adaletsiz gözlerle bakmamalıdır. Devlet yetkililerinin dine karışma hakları vardır hatta bunu yapmalıdırlar. Zira din, din adamlarının eline bırakılamıyacak kadar tehlikelidir. Fakat devlet müdahalesi tek bir amaçla yapıldığında meşrudur.
Hayata evet demek, her şeye evet demektir! Bu, kişinin kendini kötülüğe teslim etmesi meselesi değildir. Ancak berraklığın yerine esenlik hayallerini koyarak kendinizi uyuşturmak bana sahtekârlık ve tehlikeli geliyor.