Benim sıkıntılarım, uzak ülke telefonlarına benzer, heyecanlı ve hızlıdır. "Her seferinde söylenmemiş, yarım kalmış binlerce şey"le birlikte gezinir durur. "Şimdi ne söylesem?" telaşına katlanır da, çok erken bir Kabataş sabahının bir bardak çayında, yavaşça erimeyi bilmez.