Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cihat Uyar

Cihat Uyar
@Cihatuyar66
Karanlıkları aydınlatacağız. Öğrenilecek çok şey var. Öğretmenin dünyası. Kadim dostum kitaplar. Memleket sevdalısı öğretmen.
Bilinçaltınız duygularınızın bulunduğu yerdir. Yaratıcı zihninizdir. İyi şeyler düşünürseniz iyi şeyler, kötü şeyler düşünürseniz kötü şeyler olur. Zihninizin işleyişi bu şekildedir.
Reklam
Nitekim bir insan bilinçaltı zihninde ne düşünüyorsa, o kişidir.
Cihat Uyar
Bir kitabı okumaya başladı
Bilinçaltının Gücü
Bilinçaltının GücüJoseph Murphy
8/10 · 12bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
166 syf.
·
Puan vermedi
Ekmek Kavgası
Ekmek KavgasıOrhan Kemal
8/10 · 3.003 okunma
Reklam
Allah Resûlü'nün(s.a.v.) beyanlarına göre de kurulan yuvanın birinci dereceden sorumlusu, erkek idi ve bu sorumluluk, incelik ve nezaketiyle öne çıkan kadına, yine nezaket ve mülayemetle yaklaşmayı gerektiriyordu ki sözünü ettiği beyanlarını annelerimizle bire bir yaşayan Resûllullah(s.a.v.), eğe kemiğine benzettiği kadına yaklaşımı ifade ederken de şu tavsiyelerde bulunmuştu: -Şayet doğrultmak üzere zorlayıp üzerine gidersen onu kırarsın; ancak kendi haline de bırakırsan o haliyle eğri kalır; kadınlara hayır nasihatte bulunun!
Allah Resûlü (s.a.v.), yeğeni Hz. Ali ile evlendirdiği kızı Hz. Fâtıma'ya çok sade bir yuva kurdurmuştu. Hz, Fatıma'nın ömrünün büyük çoğunluğu değirmen taşında un öğütmekle geçiyordu. Hz. Ali de dertliydi ve bir gün baş başa konuşurlarken Hz. Ali: - Vallahi de su çekmekten göğsüm ağrımaya başladı; babana savaş esiri verilmiş, onu bize hizmetçi olarak istesen, dedi. Hz. Fâtıma : -Vallahi, benim de değirmen taşında un öğütmekten ellerim kabardı! ..... Birlikte gittiler ve isteklerini söylediklerinde Resûlullah: -Allaha yemin olsun ki şu Suffle ehli aç iken ve ben de onlara infak edecek bir şey bulamazken, onları bırakıp da istediğiniz esiri sizlere verecek değilim. Zira ben o esirleri satmak suretiyle ele geçen ile onların ihtiyacını karşılıyorum. ......Sonra devam eder: - İkinize de benden istediğinizden daha hayırlı bir şey söyleyeyim mi? ( Tabi derler). Cibrîl'in bana öğrettiği sözler var; her namaz sonrasında on defa "sübhanallah", on defa "elhamdülillah", on defa "Allahu Ekber" dersiniz. Yatağa girdiğinizde de 33 defa "sübhanallah", 33 defa "elhamdülillah", 33 defa "Allahu Ekber" dersiniz. Sizin için bu, hizmetçiden daha hayırlıdır!"
Ey Peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Takvâ sıfatınız olduğuna göre, namahrem erkeklere hitap ederken tatlı ve cilveli bir eda ile konuşmayın ki kalbinde hastalık bulunan bir şahıs, şeytani bir ümide kapılmasın. Ciddi, ölçülü konuşun! Hem vakarla evinizde durun da daha önceki Câhiliyye döneminde olduğu gibi süslenip dışarı çıkmayın. Namazı hakkıyla ifâ edin, zekâtınızı verin, hülasa Allah ve Resûlüne itaat edin! Ey Peygamberin şerefli hâne halkı, ey Ehl-i Beyt! Allah sizden her türlü kiri giderip sizi tertemiz yapmak istiyor. Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve Resûlullah'ın hikmetlerini anın! Allah muhakkak ki Latîf ve Habîr'dir.
-Ya Resûllallah, demişti. " Şayet sen, meyve ağaçlarıyla dolu bir vâdiye insen ve orada meyveleri yenilmiş ve hiç dokunulmamış ağaçlar görsen, hangisinin yanında eğlenir ve deveni hangisinin yanına bağlarsın?" Maksadı belliydi ve elbette Habîb-i Kibriyâ Hazretleri de anlamıştı, istediği cevabı vermekte gecikmedi: -Henüz meyvelerine el sürülmemiş olanının yanına! Ya Âişe... Zira annelerimiz arasında bekâr olarak Allah Resûlü ile evlenen sadece Hazreti Âişe idi...
Sayfa 239Kitabı okudu
*II.* *Murad* *(Hayır* *babası)* orta boylu, yassı burunlu, açık alınlı, kırmızıya mail ak benizli, koyu ela gözlü, kumral saçlı, hafif seyrek dişli, güler yüzlü, güzel ahlak sahibi, cömert ve iyiliksever hoş tabiatlı bir padişahtı. *Fatih* *Sultan* *Mehmet* *Han* orta boylu, kırmızı beyaz yüzlü, dolgun vücutlu, sakalları altın telleri gibi kalın, yanakları dolgun, kolları kuvvetli, burnunun ucu hafif kıvrık, saçı siyah ve sık olup, kuvvetli fizîkî bir yapıya sahipti.
Reklam
Osmanlıların geleneksel fetih hareketinin esası..... Zira mutlak gerekmedikçe Osmanlılar, askerlerini Müslüman bir beldeye sokmamakta ve bu ülkelerin zamanla kendi arzuları ile birliğe dahil olmalarını beklemektedirler.
Hayatı sürekli ERTELEYENLERE şöyle diyor Coelho: "Bir gün uyandığında, yapmayı isteyip de yapmadığın şeyler için zamanın kalmadığını fark edeceksin."
*Osman* *Bey* orta boylu, geniş göğüslü, teni esmere yakın, iri gözlü, vücudunun belinden aşağı kısmı gövdesinden daha uzun idi. *Orhan* *Gâzi* uzuna yakın orta boylu, yakışıklı, mavi gözlü, kumral sakallı, güler yüzlü, geniş göğüslü idi. *Murad* *Han* orta boylu, değirmi çehreli, ince ve kavisli burunlu, çatıkça kaşlı, seyrek sakallı, iri ve enli parmaklı olarak tarif edilir. *I.* *Bayezid* *(Yıldırım)*, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç burunlu, ela gözlü, kumral saçlı, sık sakallı ve geniş omuzluydu. *I.* *Mehmed* *(Çelebi Mehmed)*, pembeye mail beyaz tenli, kara gözlü, kara kaşlı, gür sakallı, şahin bakışlı, açık alınlı, geniş göğüslü ve uzun kollu olup burunları hanedanın değişmez şeklini haizdi.
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.