Her insan ayrı ayrı ele alınırsa birer vicdan, birer şuur sahibi görünür. Fakat insanlar kitle halinde, bireysel faziletlerinden bazılarını kaybediyorlar. Kör, muhakemesiz ve insafsız oluyorlar. Herkesin derdinden kendilerine sırf eğlence çıkarmaya bakıyorlar.
Ahlakın sınırları kesin kurallarla belirlenmemiş... Çok defa onlara herkes kendi keyfine göre mana veriyor. Herkes kendi vicdanına göre büyük bir cani değildir.
- Ya şimdi savaşı bitirirsiniz, ya da...
"Ya da" ne? Akıllarını başlarına toplamalarını sağlayacak, yüksek sesle söylenecek yeni yalanlarla cevaplanmayacak kelime kaldı mı dünyada?
"Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir."
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile.
Dayan rüsva etme beni.
Burası, herkesin kendini başkalarının arasında bulur bulmaz emir vermeye, eleştirmeye, küstürmeye ve şüphe götürmez üstünlüklerini göstermeye başladıkları, nevrotik egoistlerin ülkesi.
"Hayvanlar, yaşadıkları ülke hakkındaki gerçekleri gösterir," dedim. "Hayvanlara olan yaklaşım yani. İnsanlar Hayvanlara vahşice davrandıklarında, hiçbir demokrasi biçimi onlara yardımcı olmaz, aslında hiçbir şey yardımcı olmaz."
Orada, büyük kentte, hemen hemen bütün doğa boyunduruk altına alınmıştı, serbest kalmış bir parçacık doğa kudreti varsa, o da insanlara düşman görünürdü. Oysa adadaki insanların hepsi doğayla dost oluyor, onun tarafında yer alıyorlardı.