Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ceren Mercan

Ceren Mercan
@Crn155
Londra da, İstanbul da ya da Zap Suyu nun yanı başında, nerede olursa olsun, kadınları birbirine ortak edecek tek bir şey vardır: hayat. Sürmekte ve sürecek olan hayatın tartışılmaz emekçisi olmak…
Sayfa 227Kitabı okudu
Reklam
Tütün içme yasağının olduğu günlerdir. Sıkı yasağa rağmen tiryakiler gizli mekanlarda tütün içmeye devam etmektedir. Sultan Murat bir gün yine tebdil-i kıyafet Üsküdar taraflarında bir kahvehaneye gider. Kahveci derviş kılığındaki padişaha “dede sultan ne içersiniz” diye sorar. Padişah da “ kahve” deyince kahveci kulağına eğilerek “tütün de içer misiniz” der. “Hayır” cevabını alan kahvecinin içine bir kurt düşer zira Sultan Murat ın tebdil-i kıyafet gezdiğini bilen kahveci derviş kılığındaki padişahın önüne kahvesini koyarken “safa geldin dede sultan, ismini bağışlar mısın?” deyince “Murat” cevabını alır. Bu defa eli ayağı titreyen kahveci “Han’ ı da var mı?” diye sorar. Padişahtan “evet” cevabını alan kahveci tütün içilen odanın kapısını aralayıp “Ağalar! Hazır olun cenaze namazına” deyip bayılır. Kahvecinin bu halinden hoşlanan Sultan Murat orada bulunanları affeder fakat kahvehaneyi de yıktırır.
Sayfa 194Kitabı okudu
Bir insanın ne denli sevildiği en çok ayrılık anında belli olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Padişah Vahdettin in Mustafa Kemal Paşa nın görevine son verildiğini ve tutuklanarak derdest edilip İstanbul a gönderilmesini ve idamla yargılanacağını beyan eden mesajı iletildi. Mustafa Kemal Paşa kendisini tutuklamaya geldiğimi sandı. Bense “Paşam emrimdeki tüm subay ve askerler adına sizi selamlıyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da muhterem kumandanımızsınız. Ben ve kolordum, emrinizdeyiz Paşam” dedim. Bu iki kelime de Bolu Beyi ne başkaldıran Köroğlu, ‘ferman padişahınsa dağlar bizimdir’ diyen Dadaloğlu, padişaha, kötü düzene, haksıza isyan, haklının, doğrunun yanında olmak vardı.
Vadiler de ve uçurumlar da su gibi kan akıttım, ovaları, tepeleri ve dağları yeni açmış dağ laleleri gibi kırmızıya boyadım. Asur kralı 2. Sargon
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Sırf talihsizliğin en korkunç uçurumuna yuvarlanmak için azametin zirvesine yükseltildim.
Her hangi bir yerleşimleri yoktur. Gelecekte nerede oturacaklarını önceden bilmezler. Çadırlarının çatısını beyaz keçe ile kaplar ve parlaması için sık sık kireç, beyaz toprak ve kemik unu kullanırlar. Çatılarını içyağı veya koyun sütü ile sıvayarak yağmura karşı korunurlar. İstisnasız herkes et tüketir. Yazın kımız içtikleri müddetçe diğer yiyeceklerle ilgilenmezler. At derisinden çok zarif ayakkabılar yaparlar.
Medeni kurallar herkesin kendi evinde söz sahibi olup onun haricine karışmamasını gerektirdiği halde bizim medeniyet anlayışımız gereğince biz hepimiz mahalle kethüdası kesiliriz.
“Keşke ona biraz olsun kırılmış veya ağzından kötü bir söz duymuş olsaydım.” diye kendi kendime çok defa düşünmüşümdür. O zaman belki kendisi hakkında fena bir hatıra besler de onu daha kolay unutabilirdim.
Kapitalist ideoloji, içine doğan her bireyi bir tüketici olarak kodlar. Ona göre herkes doğuştan tüketici olma hakkına ve yetisine sahiptir. Kapitalizm, bunu bir özgürlük ideolojisi maskesi altında sunar.
Sayfa 298Kitabı okudu
Reklam
Sahra Çölü köle ticaretinde Habeşiler özellikle değerliydi. Habeşi hadımlara, ister Afrikalı ister Kafkasyalı, kökeni ne olursa olsun, diğer hadımlardan daha yüksek fiyat ödenirdi.
Ama bilmiyordu ki vücudun ruha ihanet etmediği anlar pek azdır. Ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de, başaramaz. Ruh, başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır ama vücut dünyalıdır; yer, içer, yaşar.
Kan döken öfkelerle çıldırtan gamsızlığın, taş gibi ağır acılarla isterik neşelerin, hazin doğumlarla gülünç ölümlerin, zehirli nefretlerle zaaflı aşkların, kedi ile köpeğin, eğri ile doğrunun, ak ile karanın ana baba bir kardeşmişçesine birlikte ve birbirini yiyerek yaşadığı; düzgün hayatlar cephesindekilerin akıllarına sığmayacak kadar karışık, hayat denen muammanın kısa bir özetini andıran o diğerlerine benzemez sokaklardan geçti. Gitti, döndü, geldi. Birbirlerini tüketerek besleyen, böylece var olanların nokta kadar bir toprak parçası üzerinde kısa sayılabilecek ömrü hızlıca tüketti. Bütün bunları bilmeden kim bilebilir, kim haklı, kim haksız?
Hiç bir zulme boyun eğmeyiz: Şayet bir tarlamızı ele geçiren olursa yerine azametli bir kalesini alırız, köylülerimizden biri esir edilirse yerine silahlı bin savaşçı tutsak ederiz. Onlar bir evin duvarını yıkacak olurlarsa bir şehirlerinin surlarını yıkarız. Kılıç savuranın elinde, dizginler süvarisinin. Bir elimizle boyunları keser diğer elimizle sarayların kemerlerine uzanırız. Her kim bizimle kavga etmeyi seçerse neye kalkıştığını bilmesi gerek ve her kim bizden bir şey almayı arzu ediyorsa nasibi felaket olacaktır. Mısır Aslanı Baybars
Her barınacak, her çorbası tüten, her sobası yanan evde bir kederin, bir bilinmez yarının korkusunu gördüm.
Sayfa 5 - Türkiye iş bankasıKitabı okudu
Cem dalgındı, hareketsizdi. Kralın geldiğini anlamamıştı. Onun kulağına eğilip “nasılsın?” Dediğini duyunca gözlerini açtı, büyük bir gayretle “eyüceyin elhamdülillah” dedi. Kral Charles ın gözleri yaşardı, ölümün kucaklamak üzere olduğu talihsiz şehzadeye son deminde büyük bir müjde vermem istedi. “Kendini mahpus sayma, krallık şerefiyle söylüyorum. İyi olduğun gün hürsün, dilediğin yere gideceksin” dedi. Bu söz Cem in yüzünde son bir tebessüm yarattı, “ey ulu Tanrı, hamdolsun sana, kurtuluş sesini duydum, tutsaklık gamından kurtuldum” dedi. Sonra yine dalgınlaştı. Kralın “adiyo” dediğini işitmedi. Bütün vücudunu saran dayanılmaz ateşle uyudu. Ebediyen uyudu.
Sayfa 379Kitabı okudu
Reklam
Ezberleyemeyenler hakaret ve dayak dışında aç bırakılmak, tuvalete çıkamamak, gece boyunca nöbet tutturularak 24 saat boyunca uyutulmamak, tuvalet silmek v.s gibi türlü şeylere maruz bırakılıyordu.
Belki de yurdunuzdan uzakta söylediğiniz her şarkı acıklıdır.
Araştırmalar Türkiye de kızlarda ortalama erken evlenme yaşının 12 olduğunu tespit etmektedir. En erken evlenme yaşının 8 olduğu anlaşılmıştır.
Evlenince aşk mutlaka bitiyor. Çünkü aşk, yanlı, ilkel bir duygudur. Sanki aşkta bir savaş hali vardır. Masallara bakın, “evlendiler” denir ve masal biter. Biter çünkü aşkın anlatılacak bir şeyi kalmaz artık. Toplumun önüne biz beraberiz diye çıkmak ister evlilik olsun, ister beraber yaşamak olsun hiç fark etmez, aşkı öldürür. Bir de aşkta rekabet vardır. Her an elinden kaçırabilecek gibiysen, ona tutkun büyür.
Kendinizi bulduğunuzda, bilgi edinebilirsiniz. O ana dek ancak fikir sahibi olabilirsiniz.
Şemsi Ağa, Kanuni’ ye büyük şehzadesi Mustafa hakkında haber getirmişti. Bu sırada Amasya Sancak Beyliği’nde bulunan şehzade 38 yaşında idi ve Hürrem Sultan ın tesiri ile gözden ve teveccühten uzak tutuluyordu. İlim ve marifette de kudretli olduğundan diğer şehzadeler tarafından da kıskanılmakta idi.
Sayfa 100Kitabı okudu