Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Daso

Daso
@Daso13
Para değildi özellikle istediğim. Bilmiyordum ne istediğimi. Наyır, biliyordum. Saklanabileceğim, saklanıp hiçbir şey yapmak zorunda kalmayacağım bir yer istiyordum. Bir şey olma düşüncesi beni korkutmakla kalmıyor, hasta ediyordu. Avukat, danışman, mühendis veya benzer bir şey olmayı düşünmek bile olanaksızdı benim için. Evlenmek, çocuk sahibi olmak, aile kurumunun kafesine girmek. Her sabah aynı işe gidip akşam dönmek. Olanaksızdı. Aile pikniklerine katılmak, Noel, 4 Temmuz, İşçi Bayramı, anneler günü... Bu tür şeylere katlanmak için mi dünyaya geliyorduk?
Reklam
Lise yaşantım boyunca ilerde ne olacağımı düşünmemeye çalıştım. Bu düşünceleri geciktirmek daha cazipti.
Sonra tahammül edilmez oldu benim için. Nefret ettim onlardan. Güzelliklerinden, sorunsuz gençliklerinden nefret ettim. Sihirli ışıkların altında birbirlerine sarılmış dans ederken kendilerini çok iyi hisseden bu, geçici olarak şanslı, zedelenmemiş küçük çocukları izlerken onlardan nefret ettim çünkü henüz bende olmayan bir şeye sahiptiler ve kendi kendime sürekli, bir gün ben de sizin kadar mutlu olacağım, göreceksiniz, diyordum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu şekilde konuşup dans etmeyi nerden öğrenmişlerdi? Ben yapamıyordum. Herkes benim bilmediğim bir şeyler biliyordu.
İnsanların çoğu yirmi beş yaşında mahvolmuştur. Araba süren, yemek yiyen, çocuk sahibi olan, kendilerine en çok benzeyen başkan adayına oy vermek gibi her şeyi yapılabilecek en kötü şekilde yapan g.tlerden oluşmuş bir toplum.
Reklam
Sorun seçimlerini hep iki kötü arasında yapmak zorunda kalmandaydı, ve seçimin ne olursa olsun bir parçanı daha kesiyorlardı. Kesecek bir şey kalmayana dek.
İlgi duymuyordum. Hiçbir şeye ilgi duymuyordum. Nasıl kaçabileceğime dair hiç fikrim yoktu. Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. Bende bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü. Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. Onlardan uzak olmak istiyordum. Gidecek yerim yoktu ama. İntihar? Tanrım, çaba gerektiriyordu. Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi.
Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım.
Kütüphanede dolanıp kitapları incelerdim. Raflardan çekip bakardım, tek tek. Ama aldatmacaydı hepsi. Sıkıcıydılar. Hiçbir şey söylemeyen sayfalar dolusu kelime. Veya bir şey söylüyorlarsa bile lafı o kadar uzatıyorlardı ki siz önemsemeyecek kadar yorgun oluyordunuz. Tek tek deniyordum kitapları. Bu kadar kitabın içinde hiç olmazsa bir tane çıkacaktı mutlaka.
Birkaç yıl önce dinle ilişkimi kesmiştim. Gerçek olduğunu varsayarsak insanları aptallaştırıyor veya aptalları çekiyordu. Gerçek değilse, aptallar daha da aptaldılar.
Reklam
İstedikleri buydu demek: yalanlar. Harikulade yalanlar. Buna ihtiyaçları vardı. İnsanlar ahmaktılar. Kolay olacaktı benim için.
Güneş alçalmış ama henüz batmamıştı, günün son ışığı pencereden içeri sızıyordu. Güneşin bile babama ait olduğunu, onun evinin üstüne parladığı için benim güneşe hakkım olmadığını hissediyordum. Güllerinden farksızdım, ona ait olan bir şeydim.
Yatak odamın en iyi yanı yatağımdı. Saatlerce yatakta yatmaya bayılır, bazen gündüzleri de yorganı çeneme kadar çekip yatardım. Güzeldi yatağın içi, hiçbir şey olmazdı orda, insan yok, hiçbir şey yok.
Ben kendi kudretimin malikiyim ve ancak kendimi Biricik ola­rak bilirsem kudretimin maliki olabilirim. Biricik'te malik bile, ken­disinin yaratıcı Hiçine geri döner. Benden daha yüksekteki her yüce varlık, bu ister Tanrı olsun, ister İnsan, benim Biriciklik duy­gumu zayıflatır ve yalnızca bu bilincin güneşinde soluklaşır. Eğer Ben meselemi Biricik olan Kendime bırakırsam, meselem geçici olana bırakılmış olur, onu kendi kendini tüketen ölümlü yaratıcısı­na bırakmış olurum ve Ben şöyle diyebilirim: Ben meselemi Hiçe bıraktım.
Eleştiri, bir düşünceyi ancak başka bir düşünce ile alt edebilir: Örneğin imtiyaz düşüncesini, insanlık düşüncesiyle, egoizm dü­şüncesini, özgecilik düşüncesiyle yener.
659 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.