"Hakiki ve kalıcı övgüyü gerçekten arayan kişi geçici olana bakmaz, kalbinde dünyevi olanı hor görmeyen tanrısal olanı sahiden sevmediğini göstermiştir."
"Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; "İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bu beyaz ten, bu havuzlar gibi derin gözler, bu içlerinde ruhun ışığı parlayan gözler; insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir. Ne güzel dişleri var... Hele başı... Omuzlarının üstünde ne güzel duruyor, bir çiçek gibi sallanıyor... güzel kokular saçıyor sanki. İşte, kalbim yerinde durmaz oldu gene... Yepyeni bir şeyler duyuyorum... Ah yarabbi, bakmaya doyamıyorum! Soluğum kesiliyor!"
— Kim için yaşayabilirim, hangi gaye için? Neyi arayacağını? Ne için savaşacağım? Neyin rüyasını göreceğim? Hayatın çiçekleri döküldü, sade dikenleri kaldı.
"Benim içimde ne yakıcı, ne de kurtarıcı hiçbir ateş yanmadı. Hayatımda hiçbir zaman başkalarınınki gibi gittikçe renklenen, parlak bir güne çevrilen bir sabah olmadı; bir sabah ki yakıcı öğlesi geçtikten sonra yavaş yavaş solsun ve kendiliğinden akşama karışsın. Hayır, benim hayatım, sönmüş başladı. Tuhaf, fakat böyle. Kendimi bilir bilmez
"Bir insan işte ölüyor mu diyorsunuz? Belki çok uzun yaşayacaktır. Bir millet yok olmada mıdır sanıyorsunuz? Belki ebedi olmak için tekrar canlanacaktır. Bütün insanlık kapkara bir batağa gömüldü ve işte boğuluyor mu diyorsunuz? Belki beklenmedik bir anda doğan güneşle yeniden ayaklanacaktır. Ölen şeyleri dirilten bunca ışık, tekrar tekrar aleme dolup taşan bunca hayat bizi uyarmadıysa bu, rahmetten kaçtığımız içindir. Görüşümüzün rahmet, konuşmamızın rahmet, düşünmenin de rahmet olduğunu anlamak için tekrar tekrar kabirden çıkıp gelmemiz mi lazım? Merhametle aşkın da rahmet olduğunu, hem de Rabbin elinden çıktığı gibi rahmet olduğunu anlamadıktan sonra kabirden dünyaya dönüp gelişler de faydasız olacaktır. Rahmet, Allah'ın bize çevrilmiş yüzüdür; biz O'nu rahmetinde görürüz. Allah'ın bir de eşya halinde bölünmemiş, bütün halindeki varlıkta görünüşü vardır. O'nun her şeye serpilen rahmette görünüşü bir lütuftur, varlıkta görünüşü ise ağır bir denemedir. O herkesin karı değildir. O'nun eşyada görülen rahmetin tasdikidir. Dua ise daha fazlasının ümitle yine O'ndan dilenmesidir."
"Yollar tıkandı, ışıklar söndü, dünyalar karardı. Bana yük olan gövdemin çevrileceği mekan kalmadı artık. Yakınlarımın, milletimin ve bütün insanların ben daraldıkça bana uzanan elleri yok oluverdi bir anda. Okuyordum, düşünüyordum ve doğru bir yolda yürüyordum. Şimdi ne oldu bunlar? Okumak boş bir külfet, düşünmek bir işkence, söylemek sade bir hezeyan. Yürüyüp de nereye gideceğim, mademki, boyutsuz bir noktanın üzerinde dönüp duruyorum? Dostlar da kimmiş? İnsanların her biri bir başka hayvan. Sansar olmayanı yılan veya çakal. Sürü riya ile donanır da yüzünü boyarsa ona toplum diyorlar. "
Bu sabah öğrendim ki
İngilizce "gazlı bez" kelimesi
Arapça "Gazze" kelimesinden geliyormuş.
Çünkü Gazzeliler yüzyıllar boyunca yetenekli dokumacılar olmuşlar.
Düşüncelere daldım sonra
Kaç yaramız onlar vesilesiyle
Şifaya kavuştu
Ve onların kaç yarası
Bizim yüzümüzden
Açık kaldı
Em Berry