Beklentimin yüksek olduğu, daha okumadan seveceğimden emin olduğum bir kitaptı "Sadece Rüzgar Bilir". Ama bu kadar seveceğimi, 1 günde, elimden düşürmeden bitireceğimi ben bile tahmin edemedim.
Öncelikle kurguda eksikler vardı bence, akla tam yatmayan ve altı doldurulmamış "fantastik" olayın ne olduğunu galiba kitabı okumayanlar bile arka kapağından çıkarabilir. Ama ona rağmen öyle güzel, öyle "tok" bir hisle kapattım ki kitabın kapağını, eksik hiçbir şey yokmuş gibi hissettirdi. Kitabın özellikle son 60 sayfasında düpedüz ağlamaya başladığımı söylemeliyim. Acısını hissettiğim aşk bana ait olmasa bile beni ağlatır ve ben bu aşkı çok ama çok net bir şekilde hissettim. Outlander dizisini izleyen varsa, tam o tadı veren hatta bence daha da güzel bir kitaptı. Kitap da dizi izliyormuş gibi bir izlenim yaratıyor zaten insanda. Okurken gözünüzün önünde akıp gidiyor sahneler sanki. Ayrıca yazarın dilinin yumuşaklığını çok sevdim, Amy Harmon'ın elimde başka bir kitabı daha var ve şu an onu da okuma listemde daha önlere çekmeyi planlıyorum.
Kısacası, çok sevdiğim, belki ara ara tekrar bazı yerlerini açıp okuyacağım ve gönül rahatlığıyla -ve hatta büyük bir şevkle- önerebileceğim bir kitap.
Tarih ile harmanlanmış aşk hikayelerini severim derseniz hiç durmayın, hemen alın okuyun.