Atoyeva Dilnoza

Atoyeva Dilnoza
@Dilnozchik
Uzbekistan
Uzbekistan, 7 Nisan 1987
13 okur puanı
Mart 2022 tarihinde katıldı
küçümseyen hediyeler Size hediye edilen kitap, pek çok mesaj verir: • Hediye eden sizin ilgi alanınızı biliyordur ve kitabı görünce siz aklına gelmişsinizdir. • Hediye eden, kitabın konusu ve muhtevası yoluyla size bir mesaj vermek istiyordur. • Yayınevi veya yazar kitabını tanıtmak istemiştir. • Sizin o kitabı aradığınızı bilen bir dostunuz onu bir sahafta ele geçirmiştir vs. Bütün bu ince ruhlu, nazik mesajlar arasında beni (üzen deme- yeceğim, artık böyle eften püften şeylere üzülmemeyi öğrendim) acıyla gülümseten şey, hediye verenin sizi layık gördüğü seviyedir. Kendilerine verdiğimiz değere rağmen kendileri bizi “Bunları size ayırdık.” diye önümüze uzattıkları kitaplarla küçümseyenler, bir de onları dinleyenlerimize tavsiye etmemizi talep ederek (öyle ya boşuna mı hediye ettiler) kredilerini nasıl da tüketiyorlar. Kuzum, siz vaizleri ne sandınız? (Gel de Kirpinin Zarafeti’ni hatırlama!) 14 Şubat 2021
Reklam
gerçek acıtmaz beni Güne sabah namazı arkası yazı dersiyle başladım. @be- hiyemalkoc heyecan verici bir alıştırma getirmişti derse. Bir Didem Madak şiirinin her dizesini okuyor ben de iki dakika içinde alt satırlar yazıyordum. Sonucu çok sevdik ikimiz de: “Düşündüğünüz kadar iyi bir insan de- ğilim ben. Kalbim o kadar temiz, niyetlerim o kadar
farklılık Hiçbir ağaç kabuğu diğerinin aynı değil, hiçbir kar tanesi, hiçbir parmak izi... Hiçbir gün aynı dünyaya doğmuyor güneş. Sadece insan, birbirinin aynı olmaya bu denli hevesli. Öyle ki aynı postun altına, birbirinin tıpa tıp aynısı onlarca mesaj yazılabiliyor. Ağaç olasım geliyor ya da kar; hatta buhar olup uçup gidesim... Bunlar olmayınca “yok” olamadığımdan bir muhayyele sesleniyorum; var, biliyorum, sessizce izlemesi yok demek değil. 14 Temmuz 2021

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
mekânın ruhu “Mekânların kişiliği, ruhu vardır.” derler. İnanırım. Camilerin vardır mesela. Hem de ufak büyük demeden her birinin. İçinde göze görünür, etrafa dağılır, duvara kokusu siner pek az günah işlenmiş yerlerdir camiler. Girdiği anda insanı kucağına alır, sakinleştirir, başını okşar, elinden tutup huzura çıkarır. O yüzden hiç olmazsa dışarıda olduğunuz günler namazı camilerde kılın, derim. Her birinden, lazım oldukça açıp açıp bakacak, içinizi ferahla- tacak, sizi sevdiğiniz bir mekâna gitmenin heyecanıyla seccadeye götürecek bir bakma yeri (manzara bu demek) çakın zihninizin duvarına. Sonraki namazlarda lazım oldukça çıkarıp asarsınız gönül gözünüzün önüne. Beylerbeyi Hamidievvel Camii’nde durgun bir göl suyunun üzerindeymiş gibi kılınan namaz (üstelik güzelim denize sırtınızı verirsiniz orada kıbleye dönmek için. Dünyayı arkaya atmak bundan daha güzel sembolize edilir mi başka yerde?) Diyarbakır Ulu Camii’nde bir ormanın içindeymişsiniz gibi olur. Topka- pı Sarayı’nın içindeki camide boğaz önünüze serilir namazda, altından ırmak akan cennetteymişsiniz gibi kılarsınız bu sefer. Hele şehirlerin anasında bir yeşil mermer duvarın önünde namaza durmuşluğunuz varsa, sonraki her namaza elinizden tutar kaldırır sizi. Seccadeler de mühimdir (diye düşünüyorum artık). Özenil- meli, hâlimiz vaktimiz yoksa bile ne edip edip eli yüzü düzgün birkaç seccade edinmeli. Onu serdik mi her ilmeğini atarken, nakışının her iğnesini işlerken salavat getiren ellerin, üzerine diz kırıp yüz süren kalplerin bereketiyle kanatlanır belki şevkimiz.
Reklam
Reklam
85 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.