Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bünyamin

Bünyamin
@Ebr_ibahar
...kuşlar ölür, sen uçuşu hatırla. İletiler şahsıma aittir.
Akdeniz Üniversitesi
46 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Gitme yüz yıl öncesine, dünkünden ders aldın mı ki ?
Reklam
Garip olan sessizliğim üzerinde, En doruklarda hırs bekçileri, Olunmazlıkla varolmuş, imkansızlık. Hadsiz ve nazik duygular.... Yüz tutmuş, bataklık kenarındaki umut... Her gün daha da erozyon yiyen taşlarım. Sabrı isteyen kış uykusundaki benlik... İşte her şey sayılı noktalarla ifade edilemez şekilde anlamsız ve garip...
Kuşlar da öldü, Tek hatırladığım aptalca hayallerim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Neden sevelim, para üstü eksik alınmış fişleri, Eksiklerini tamamladığını sandığın fazlalıkların kadar, Boyunu aşan, her durakta farklı tarih, Heyhat ! Neden bu kadar anlaşılamaz sandım ki seni ? Senin ismin değildi büyük olan, Sevgi sermayemin saflığıydı, biliyorum. Merak etme ! Elbet kaybolur, anahtarsız kilitlerde. Dediğime bak ! Yalama olmuş kilide anahtar mı dayanır ? Sonsuza açılan bir mühürde benim gözüm... Ders oldu, aptalca "Sevme" dediğim sözüm. Bir atkın vardı, sarmadığın gurur boynuna, Morlu tabanlı, beyaz ve siyah... Anneme aldım, hakettiği gibi aynısından. Ne de olsa hayaller köşkümde sıcak kahvem, Konuştuğum bir küçük ışık ve bir mum...
Vakit, çok hızlı çekti silahını, Ruhundan bihaber ahmak bedenime. Oyuk ağaç gövdelerinde saklı mutluluk. Biraz çamurlu su, birazda açlık çeken... Yokluğa kılıç çekmiş,umutlu bir adam. Tavanlar farklı,kalemlerde hakeza. İstediği bir kafese girmekti, güvercinin. Altın olmasa da biraz kalay ve tunç... Özgürlük, mutluluksa kanatlarla... Gömdüğüm yerden, çıkarmam mı oldu suç ? Yandıkça çevirdim,gönlümün pişmeyen yerlerini... Usul sözler ve usulsüzlüklerle donattım, Hiç gelmeyecek avuntu erlerini. "Ama" işte hep bu sözcük pakladı seni. Çıldırtan hatırlanışların, sevecen kelebeği oldun hep. Olmayın artık ne olur, Ne takıntılarım, ne rüyalarım ne de sen...
Reklam
Şubat yüklü ayda, Bir duraktayım. Yol tenha, gökte derin karanlık, Dona kalmış buz gibi direği. Beklemekten yorulmuş. Yorgun, iki büklüm kubbesi... Dinliyorum derdini... Yolcu yolunda gerek ne ararsın burada ? Birini,bir şeyi beklediğinde yok . Umut,diyorum. Bir ışık, bir işaret...
Umarım üşütmemiştir, bugünkü rahmet yüreğini, Hüzünlü göstermemiştir, seni kirpiklerindeki damlalarla. Akın eden kara bulutlar, selam durup geçmiştir, gölgenden. O gece ki dolunay...Kim bilir ?... Belki bizim için doğmuştur ? Yıldızlarda küsermiş; ilgisiz, mecalsiz gönüllere, İsmi, sıfatı konulmayan, koca yürekli boşluklar, Ürkek bir kısrak oldu, hiç anılmayan şiirler ve dahası mektuplar....
Seferler düzen iki mağlup nefer, Biri yılgın ve solgun, diğeri acılı geçmişinden. Atlarıda kır, saçları kadar atladıkları ömrün, Göğüslerindeki köz , soludukları hasret rüzgarı. Biri döner tam yedi tur gönlünde, Diğeri olmadık hayaller dalar şevkinde, Görse başındaki alır elindeki servetinde, Aman dilemedikçe, sabretmedikçe.... Dövülmedikçe, anlaşılmaz demirin çevikliği...
Seni sevip çekildim, dedim dünya bu kadar... Kar örttü ovaları ne gölge var ne de iz Benden sonra bir daha gözetleme afaki Yabancıyız nihayet ekmeğe etmek deriz.
Süleyman Çobanoğlu
Süleyman Çobanoğlu
Tüten bir ocak başında, Boğuluyorum, merhametsizim... Kül olmama ramak kaldı eteklerimden. Ortasındayım yanan Ay'ın, Haftalar, günler ve sıcak yorganım... Anlaşılmadığım dağlar kadar, Anlatamadığım yokluğun.... Ölüm pervanesine konan, Bir söz kadar yok değerim... Ala güvercinlerim, onlarda yok. Belki de hiç olmadılar ve olmadın... Değmeyen yerlerim gökyüzüne, Söndürmek istediğim alevler gibi, Körüklenmiş, günahkar, aciz gözlerim... Soruyorum bu kez, bu gidiş nereye ? Nolur söyle ey sevgili ! Dokunacak mı huzur gönül tokmağına, Umudun gürültüsüyle çakan şimşekler, Yaprak yaprak yağacak mı içyüzüme ?
Reklam
Acıtmıyor yaşamam geçmişim kadar. Düştüğüm gaflet kadar acıyorum. Sevdiğim kadar çekiyorum tanelerini. Sağ elime yoldaş turuncu tesbihim. Açamıyorum gözlerimi senin kadar. Seviyorum, çünkü çok uyuyorum artık. Demiş ya üstad "Sevmekte yorulur"diye Haklı mı peki ? Kim ve ne kadar? Ya şu yuvarlak çöle serap oluşun ? Yana kıvırdığında oluşan çukur, Kıramam ele vermeyen zincir dudaklarını Öp desende öpemem, sığınırım, Karanlığın biçare uzak ışıklarına. Yıldızlar ve ay gibi yüreğin artık, Güneş yakıyor zaten hep beni. Kavuşmazmış sabır ile yoğrulmayan... Ne gönlündeki ne damarındaki yâr a...
Doldurdukça dökülen bilyelerimi, Eğildiğim mutlulukta toplayamadı, Birikti gitti,kör kütük kuyulara Ünlem doluyum olabildiğine ! Ama içim dengesiz uçurtma... Ellerimi uzatsam pişmanlık, Sussam,ben ben değilim ki o zaman! Düşünsem, yaralı bir ruh içinde... Neye yarar uzaklığa gözyaşlarım... Zormuş...Hemde çok...Öğrendim... Tek avuntum, işleyen gözlerin, Ve ona hasret biçare kalan, Umudumu kabartan,geceden yoğrulmuş, Yorgun, tek ve ben...
96 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.