Cemal Süreya şiirimizde büyük bir devrimin öncülüğünü yaparken bir yandan da deneme ve eleştirileriyle düzyazıda da güçlü bir külliyat geride bırakmıştır. Şiirlerinden daha çok yazdığı düzyazıları edebiyat tarihimizde biraz geri planda kalmış gibi gözükse de döneminin ve kendisinden sonra gelen yazarların eleştiri yazılarına ve denemelerine bakıldığında Cemal Süreya'dan düzyazıda da nasıl etkilenildiği ortaya çıkacaktır.
Şapkam Doku Çiçekle işte bu denemelerin ve eleştirilerin bir kısmını kapsamaktadır. Bu kitapta Süreya'nın şiirlerindeki gibi dolu dolu bir erotizm arayan okurlar hayal kırıklığı yaşayacaktır.
Şairler sözcük/söz kuyumcularıdır. Sözcükleri bulup onları işleyip en şık halde okura sunmaya çalışırlar. Bunda başarılı olup olmamanınsa belli bir ölçütü yoktur. O yüzden her şair elinden kendi sesince bu kuyumculuğun peşinden ömrünü harcar bir yol arar.
Gençliğinde şairliği oyunculuğundan önce gelen Yılmaz Gruda'nın
Kuyumcular kitabı işte bu kuyumcuların şiire bakışının Yılmaz Grudaca ele alınışını işlemektedir.
Şair, birçok şairin sesinden, kuyumculuğundan hareketle (onlara kendi sesinden eklentiler de yaparak) şiirler yazmış ve bu yazdığı şiirlerin günlüğünü tutarak bir kitap haline getirmiştir. Yılmaz Gruda'nın gözünden şairlerin şiirlerini görmek ve Gruda'nın bu günlük/şiir birleşimini okumak bir edebiyat öğrencisi için güzeldi.
Şiirimizin birçok farklı dönemini yaşayan ve şiirinde yaşatan, İlhan Berk'in "konu" ve "anlam"dan en çok uzaklaştığı kitabıdır. Özellikle,
Galile Denizi kitabıyla şiir tarihinde İkinci Yeni dönemine giriş yapan şairin, kendi "ikinci yeni" anlayışına dair ipuçlarına ulaşmak için okunması gereken kitap olduğunu düşünüyorum.
İyi bir şiir okuyucusu değilseniz bu kitaptan uzak durmanızda fayda var. İlhan Berk şiirinin ipuçlarını çözdükçe kitaptan aldığınız keyif katlanacaktır.