Erkenden aşındırır aşkını
Odaların köşelerine zamansız oturur
Duyarsa bir çocuğun
Oyundan çağrıldığınıBaşının her seferinde döndüğü kumarı
Gönlünü bir tarzla kurularken kazanır
Anlarsa yenilen bir kadının
Darda kaldığınıKendi kendine ardaşak kaçağı
Arada bir bakınır ne yaptığına
Süresiz kapılır tablolara yangelir
Ve oturdu mu bir masaya
Hakkını verir çay içmeninBu adam kitapların uçlarına
Çizilmiş itilmiş resim
Korkmadan yaşar tebessüm gösterir
Ağır başıyla nöbet alır
Dağdan kaçar şehri çevirir
Ve bırakır gönlünü bir tazı sıçramasınaErkenden aşındırır aşkını
Anlamaz bir kadının
Süresiz kapılıp yangeldiği tablolara
Severek tebessüm attığını
Ağır başıyla kopar dağdan
Nöbet alır şehri devirir.
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz…
Açtık mıydı hele bir son vitesi,
adedi devir, motorun sesi.
Uuuuuuuy! Çocuklar kim bilir
ne harikûlâdedir
160 kilometre giderken öpüşmesi.
Hani şimdi bize,
Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır.
Yalnız cumaları, yalnız pazarları…
Hani şimdi biz,
Bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
Işıklı caddelerde mağazaları.
Hani bunlar,
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.