“Ye, ikinci mesajı deşifre etti:
Dünyamız tarafından mesajınız alındı.
Ben bu dünyadaki barış yanlısı biriyim. Mesajınızı ilk alan kişi ben olduğum için şanslısınız. Sizi uyarıyorum: Cevap vermeyin! Cevap vermeyin!! Cevap vermeyin!!!
“Sizinle aramızda milyonlarca yıldız var. Cevap vermediğiniz sürece bu dünyanın iletim kaynağınızı tespit etmesi mümkün olmayacaktır.
Ama cevap verirseniz, sinyal kaynağı o anda tespit edilir. Gezegeniniz için tehlike o zaman “başlar! Gezegeniniz işgal edilir!
Cevap vermeyin! Cevap vermeyin!! Cevap vermeyin!!!”
“çocuklara gösterilen dünya ise; şiddet, nefret, kin, hırs ve “cehaletle dolu. Birbiriyle uyuşamayan güçlü ve mağrur toplumlar, barışın ancak savaşla elde edilebileceğini göstermeye çalışıyor.”
“Ama, ne yazık ki, sizin gezegeninizin çocukları,“bugünden yarına şiddet içinde yaşıyorlar. Tüm o iletişim araçlarınız onlara, bir ülkenin ötekisiyle savaştığını gösteriyor.”
“Son yıllarda gördüklerimden sonra insan ırkından umudumu kestim. İnsan toplumu kendini iyileştirmekten aciz. Bence dış kuvvetlerin müdahalesine ihtiyacımız var.”
“ İnsanlık ve kötülük arasındaki ilişkinin, okyanus ve üstünde yüzen buzdağı arasındaki ilişkiyle aynı olması mümkün müydü? Okyanus “ve buzdağı, her ikisi de aynı maddeden oluşur. Buzdağı sadece katı formda olduğu için ayrıymış gibi görünür. Ama gerçekte uçsuz bucaksız okyanusun bir parçasıdır. İnsanlığın kendisinden ahlâki bir uyanış beklemek tıpkı kendi saçını çektiğinde dünyanın havaya kalkmasını beklemek kadar “imkânsızdır. Ahlâki bir uyanış için insan ırkının dışında bir kuvvet gereklidir.”