Konuşmaktan pek hoşlanmayan bir kadındı. Kül rengi gözlerinde, yokuşun başına ulaşmaktan umudunu kesmiş olmasına karşın yine de ardındaki arabayı çekmeye devam eden gücü tükenmiş bir atın umutsuz, yumuşak inatçılığı okunurdu.
Iradeleri sıfırlanmış, geleceğe doğru gelişme yeteneklerini yitirmiş bu insanlar, herhangi bir sarsıntı onları alıştıkları yerden koparıp başka bir yere attığında, hiçbir şey yapamıyor ve dağdan kopan bir kaya gibi yuvarlanıp gidiyorlardı.