"Suiniyeti esas olarak kabul eden ve bir insanın dürüst, samimi ve namuslu olabileceğine ihtimal vermeyen bir kimseye karşı kendini müdafaa edebilmenin hazin imkansızlığı..."
"İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti."
"Ah hükümdarlar! Herkesi aldatsalar bile göğü aldatamazlar. Ah hükümdarlar! Yeter ki iyiyi istesinler, insanlar iyi olurdu;yeter ki azaltsınlar yanlışlarını, peşlerinden giderdi halk da. Soyluluğun şecere olduğunu kim söylemiş; soylu bir biçimde davranan herkes soyluydu. "
Kimse yaşamadan bilemezdi elbet, nereye, neden giderse gitsin, tüm yolculukların insanı çocukluğuna götürdüğünü. Geçmişini bir mühür gibi gözlerinde ve adımlarında taşıdığını insanın.
... Baktıkça güzelliği ortaya çıkan kadınlar vardır. Daha çok saklı güzellikleri olan, güzellikleri çalışılmış kadınlardır bunlar. Sizden zaman ve dikkat isterler. Bir kerede çarpmazlar ama demlendikçe görülürler.
'Her şeyden önce' dedi 'basit bir sır öğrenirsen her türlü insanla anlaşman kolaylaşır, SCout. Bir insanı anlayabilmek için, o insanın baktığı açıdan bakmayı becerebilmelisin...'
... O güven ki insanlığın dilini konuştuk mu, bir başkasından insanca karşılık göreceğimize inandırdı bizi. Gözlerimizin önünde yalan söylediler, insanı küçülttüler, öldürdüler, sürdüler, işkencelere soktular. Ve hiçbir sefer bunu yapanları yaptıklarının kötü olduğuna inandırmak mümkün olmadı. Çünkü kendilerinden emindiler. İnsanlar arasında sürüp giden uzun diyalog bitti.