Şimdi bitirdim kitabı . Duygularım o kadar yoğun ki , çok acil Martin Eden’ ı konuşmam lazım birileri ile saatlerce . Malesef şu an böyle bir imkanım yok. Keşke şöyle bir şey olsa , o anda bir konu, bir kitap , bir dizi hakkında konuşmak mı istiyorsun , bir simülasyon ile ya da işte başka bir teknoloji ne bilim nasıl yapılacaksa , şak diye yanında onu konuşabileceğin en ama en iyi arkadaş bitiverse , harika olmaz mıydı :)
Neyse kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz belli ki yine
Ben Martin’ i çok sevdim , onu çok iyi anladım . Hayal kırıklığını , çaresizliğini , heyecanını , çabasını , ait olamayışını ama en çok da arada kalmışlığını , geriye dönemeyişini . Çünkü bu his bana çok tanıdık .Martin bir noktadan sonra ne eski alt sınıf çevresine dönebiliyor ne de kendini , kendi gibi hissedemediği burjuvazi sınıfına olan tiksinti derecesinde duygularını aşabiliyor . Ve tam orada aslında artık hiçbir yerde var