“Yürü... Ağır adımlarla. Telaş yok, koşma yok. Sol adımını önce atacaksın, sanki önemli bir karar alıyormuşsun, düşünüyormuşsun izlenimiyle sağ, yani aksayan ayağını vakur bir edayla diğerinin yanına çekeceksin... Ey Timur!.. Aksak Timur! Timurlenk! Topallığını yakıştıracaksın kendine. Havan olacak. Tarzın adeta. Öyle has bir yürüyüşün olmalı ki, ‘Timurlenk’ aşağılayıcı bir lakap değil gücünün yansıması haline gelecek. Gelmeli.”