Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatma erkek

"Ümit mi? Ümit en son kötülüktür! " Nietzsche adeta haykırmıştı. "İnsanca, Pek İnsanca kitabımda ileri sürdüğüm gibi, Pandora'nın kutusu açılıp, Zeus'un içinde sakladığı bütün kötülükler dünyaya saçıldığı zaman, orada son bir kötülük kaldığından kimsenin haberi olmamıştı: Ümit. O zamandan beri, yanlışlıkla kutuyu ve içindeki ümidi iyi şans olarak yorumladık. Fakat Zeus'un arzusunun, insanların kendilerini işkenceye teslim etmeleri olduğunu unuttuk. Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Öyle bir yaşta idim ve öyle bir mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. Yalana herşey isyan etmelidir. Eşya bile: Damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hattâ yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filân... Zavallı mürâhik... Nüzhet bana yalan söyledi.
Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Birçok fedakarlıklara hazırlanmak lazım geldiğini anlıyordum. İçimde hep ne olduklarını bilmediğim gizli ve meçhul ümitlere sarılmıştım ; onlar olmasa bir saniye nefes alamazdım; çünkü bütün hesaplar aleyhime çıkıyordu, bu meçhul ümitler beni aldatırlarsa mahvolacaktım.
Kendimi çok sevdiğim an, kendime çok acıdığım an. Beni yalnız bu koruyor : Bu aşk, bu merhamet.
Reklam
Onu aklımdan çıkaramıyordum. Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bike söndüren bir şey.
Sayfa 169Kitabı okudu
"Ağlarsam ayıp olur mu?" "Ağlamak asla ayıp değildir, sersem. Niye ki" "Bilmem, henüz alışamadım. İçimdeki kafes bomboş kaldı sanki..."
Özgürce aldığınız kararlar sonucunda da mutsuz olabilirsiniz; ama en azından mutsuzluğunuzun koşullarını siz belirlersiniz, başkaları değil.
Sayfa 104Kitabı okudu
Beyniniz neredeyse bedeniniz de oradadır. Ruhunuzun dünyaya çiçeklerle dolu bir vadiden bakmasını tercih edin. Hırs ve kötülüklerle dolu bir uçurumun kenarından değil
Reklam
Aslında, nereye gideceğini bilmenden daha önemlisi, kim olduğunu bilmen. Kim olduğunu bilirsen, gideceğin yer değiştiğinde ortalıkta dımdızlak kalmazsın ve nereye gideceğini çok daha iyi belirlersin.
Ama hiç kimse bizi kendimizden daha fazla sömüremez, hiç kimse bize kendimizin zarar verdiğinden daha fazla zarar veremez. Bize zarar veren, içimizdeki yargıç, kurban ve inanç sistemimizdir.
İnsanlar, kendisini görebileceği bir aynaydı;"Herkes bir aynadır " dedi. Herkeste kendisini gördü ama hiç kimse onu kendileri gibi görmedi.
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum olduğunu öğrettin.
Sayfa 159Kitabı okudu
Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir?
Sayfa 159Kitabı okudu
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.